Evren bilemediğimiz sayısız boyutlardan oluşmakta –biz
bulunduğumuz boyut için yaratılmış sınırlı 5 duyumuzla şimdilik diğer boyutları
algılayamıyoruz- ama her boyut bizim bildiğimiz fizik kurallara tabiidir. (Bu
anlamda meta-fizik (fizik dışı) diye bir şey de yoktur). Ali Nesin'in de
söylediği gibi, evrende başka canlılar varsa aynı matematik kurallarını
keşfetmekte ve uygulamaktadır.
Bu fizik kurallar yaradılışın en mikro varlığından en
makrosuna kadar aynıdır. Mesela aynen bir atomun etrafında dönen moleküller
gibi, güneşin etrafında dönen gezegenler ve güneş sisteminin de başka bir büyük
oluşumun etrafında dönmesi, ve sonra büyük bir merkezkaç kuvveti etrafında
dönen galaksiler. Bildiğimiz atom yapısından farklı değildir galaksiler. Bizim
5 duyumuzla algılayamadığımız diğer boyutlardaki düzenler ve sistemler de öyle.
Evrende her şey, her varoluş, her olay, her kişi ve
bunların birbiriyle ilişkisi bir dantel gibi özenle işlenmiş ve birbirleriyle
etkileşim içindedir.
Bu oluşum üzerinde, kişiye dönecek olursak, herkes,
hepimiz, çevremizde kendi duygularımızı taşıyan bir aura ile dolaşırız ve var
oluruz. Duyguların –yine gözle göremediğimiz- kendilerine ait
enerjileri-titreşimleri vardır. Herkes kendi duygularından oluşan bir enerji
alanına-bir titreşim alanına yani auraya sahiptir.
Evrende benzer titreşimler benzer titreşimleri çeker. Benzer
titreşimler birbirleriyle buluşur. (aynı titreşime sahip kişilerleyken ya da
mekânlarda kendinizi daha huzurlu hissedersiniz –çünkü mekânların da titreşimi
vardır, o mekânda vakit geçiren insanların titreşimlerinden oluşan-)
Evrenin her boyutta geçerli fizik kuralı burada
devreye girer: Sizin içiniz, duygularınız nasılsa, karşınıza çıkan
kişi ve olaylar öyle olacaktır.
En basit anlatımıyla: Sizin
içinizde sevgi varsa, olumlu bir insansanız, karşınıza olumlu ve sevgi dolu
insanlar çıkacak, sizin içinizde olumsuz duygular varsa (kin, öfke, affedememe,
hoşgörüsüzlük vs) karşınıza size bunları, yani kendi içinizi yansıtan
AYNA lar çıkacaktır.
ÖZ'ümüze doğru tekamül yolunda evren bize hatalarımızı yani,
'sevgi dışı' halimizi göstermek ister. Nasıl gösterecektir? Elbette ancak ve
ancak başkaları ve çevremiz yoluyla. Bir adada yalnız yaşıyor olsak,
hatalarımızın farkına varamazdık. Bizde kızgınlık, kırgınlık, öfke, nefret,
kıskançlık yaratacak kişiler olmayacaktı. Öyleyse bu dualite ortamı insanların
kendi eksikliklerini görmeleri için yaratılmıştır da denebilir.
Şimdi bir adada yalnız olmadığımıza etrafımızda milyonlarca
ayna ile yaşadığımıza göre o kaldıramadığımız, tepkisiz kalamadığımız her ne
ise hep o durumlar, davranışlar karşımıza çıkar çünkü Evren o durumu HOŞGÖRÜ ve
KABUL ve TEPKİSİZLİKLE ve NÖTR bir bakış açısıyla karşılamamızı istiyordur.
Başkalarında en çok öfkelendiğimiz ya da en azından tepki
gösterdiğimiz şeyler, aslında kendimizde de olup, kabul edemediğimiz ve
kendimizde sevmediklerimiz özelliklerdir. İnsan kendiyle barışıksa, tüm evrenle
barışıktır. Kendi ile kavgalı ise her fırsatta dışarısı ile kavga edecektir.
Kendinde kabul edemedikleri başka insanlarda karşısına çıkınca, kendiyle kavga
eder gibi o kişilerle kavga edecektir.
Biz olumsuz tepki verdikçe, tepki verdiğimiz bu durumları
(Aynaları) Evren karşımıza daha çok çıkarır. Evrende rastlantı yoktur! Evren
bir şeyi bize sunuyorsa çok esaslı bir nedeni vardır. Evet, biz kendi
olumsuzluklarımızı keşfedene kadar bütün olumsuzluklar gelip bizi bulmaya devam
edecektir.
O yüzden, tepkili olmanın aslında çok gereksiz bir çırpınış
olduğunu idrak etmeliyiz.
Olumsuz tepki (kızgınlık, kabul edememe, af edememe,
öfke, nefret) hiç bir şeye çözüm getiremeyeceği gibi, bedende çözülemeyen
fiziksel düğümler yaratır. Daha sonra bu düğümler bedende başka istenmeyen
fiziksel oluşumlara –tümörlere- dönüşür. ZATEN her hastalık ruhsal gerçeklere
ve ÖZ'ün doğasıyla uyumsuzluğun bir sonucudur. Biz ruhsal yasalarla ve doğa ile
yaşadığımız sürece bedenimizde bu olumsuz enerji düğümleri zaten
oluşmayacaktır.
Öyleyse her olumsuz tepkimizde hemen durup kendimizi
incelemeliyiz. "Bu durum bana hangi konuda aynalık yapıyor?".
Evren bize kusurlarımızı bundan daha güzel gösteremezdi. Biz
kendimizde, kendimizin kabullenemediği o şeyi bulup, iyileştirme için çaba
harcarsak, bir süre sonra aynalıkların da azaldığını ve yok olduğunu göreceğiz.
Mutlu keşfedişler : )