Bu Blogda Ara

10 Mayıs 2018 Perşembe

ŞU KARMA NEDİR? NASIL ÇÖZÜMLENİR




Ruhsal varoluşun ve Evren'in en bilinen fizik kuralıdır "Karma". Yaydığımız enerjinin aynısı tıpatıp bize geri döner. 

İşte bu yüzden de "başımıza gelen her şeyin" sorumlusunun aslında kendimiz olduğu bilgisini de barındırır. Sonsuzluktan beri gelen yaşamlarımız boyunca ektiğimiz enerjiler, mutlaka varlığımızın bir noktasında karşılığını bulacaktır. Bazen hiç beklemediğimiz bir anda aynen bize geri dönecektir. 

Bizler, ruhsal varlıklar olarak mükemmele doğru ilerlemek istiyoruz. Derinlerde, özümüzde bu istek kayıtlı, biz farkında olsak da olmasak da. Bu istekle sayısız kez yeniden doğarız. Fizik ortama her doğuşumuz mükemmellik yolunda biraz daha ilerlemek, fizik ortamın ego sınavlarında biraz daha geçip, Tanrısal özümüze biraz daha kavuşmak (ki bu da mükemmelliğin tanımıdır) amacı iledir. Bu amaç içerisinde Evren bize kendi davranışlarımızın ya da yaydığımız enerjinin başkaları tarafından nasıl algılandığını, ne hissettirdiğini göstermek ister. Eğer acı veren bir davranışta bulunduysak, er geç aynı çeşit bir acı gelip bizi bulacaktır. Tam bu noktada şunu bir daha hatırlamakta yarar var: Biz başkalarına ancak ego yoluyla, egomuzu korumak yoluyla, yani egoist davranışlar yoluyla zarar verebiliriz. Demek ki burada da gözlemleyeceğimiz esas faktör kendi egomuz olacak. Başkalarına, topluma, doğaya verebileceğimiz zararları bir gözden geçirelim. Aklımıza ne gelirse gelsin egonun ürünüdür. Ego'nun üç silahını hatırlayalım: Başkalarını ya kendimiz daha çok para sahibi olalım diye, ya daha yüksek mevki sahibi olalım diye ya da bunlardan eksilmeyelim, ödün vermeyelim diye ezer geçeriz. Ya da dizginlenmeyen cinsel arzulardır başkalarına zarar verilmesi.

Bütün olumsuz davranışlarımız buna maruz kalanlar tarafından üzüntü, acı (bazen bedensel), kıskançlık, bazen nefret ve kin ile karşılık bulacaktır. Yarattığımız bu duyguların dengesiz kalması, yani tek tarafta kalması evrenin fiziğine uygun değildir. Aynı üzüntü, kin, acı ve nefreti buna kaynak olanın da deneyimlemesi gerekmektedir. Öyleyse varlığının bir noktasında kendi davranış biçiminin aynısı bu kez kendisine yapılacak ve kişi aynı duyguları tadacaktır. Eğer kendisi bu durumun bilincinde ve farkında değilse –ki çoğunlukla değilizdir- bu kez kendisi tekrar aynı davranış biçimiyle ya aynı kişiye ya da başkalarında aynı olumsuz duyguları yaratma yoluna gidecektir.

Karma bu şekilde sürer gider, ama nereye kadar? Bir noktada taraflardan o sırada alacaklı olan tamamen ve saf bir niyetle diğer tarafı AFFEDİNCEYE kadar. AFFETMEK karmayı bitirir. Affetmediğimiz ve affedilmediğimiz sürece Karma devam edecektir. Karma devam ettikçe de biz yeniden ve yeniden fizik ortama doğarak hep karmalarımızı baştan ve baştan yaşayacağız.

Aslında kadim toplumlar bu bilgilerin hep farkındaydılar. Düşünelim, neden cenazelerde ölenin yakınlarına sorulur: "Hakkınızı helal ettiniz mi?" Yani aslında hesap o noktada kapansın istenir. Temiz, gönülden bir affetme duygusu bütün olumsuz olasılıkları artık yok edecektir.

Isa da eğer Yaratan tarafından bağışlanmak istiyorsak öncelikle kendi bağışlamadığımız kişileri bağışlamamızı söyler. Der ki, "eğer Tanrıdan dua yoluyla bir şey isteyecekseniz, önce birine karşı affetmediğiniz bir durum varsa onu affedin ki, Tanrı da sizi bağışlasın. Başkalarını yargılamayın ki, Tanrı da sizi yargılamasın, çünkü hangi yargıyla yargılarsanız onunla yargılanacaksınız. Hangi ölçüyle ölçerseniz aynı ölçüyle ölçüleceksiniz". "Kimin günahlarını bağışlarsanız bağışlanacaktır. Kiminkini bağışlamazsanız bağışlanmayacaktır". İsa'nın verdiği bu Evren bilgisi burada adını koymadan tam olarak Karmanın kendisidir.

Dalai Lama'ya göre de affetmek iki seviyelidir. Birincisi karşılık vermekten ve intikam duygularından sıyrılmaktır, çünkü intikam diğer kişiye acı verecektir, affetmenin diğer seviyesi ise düşmanlarınıza karşı artık kızgınlık duygusu bile geliştirmemektir. Kızgınlık, öfke problemi çözmez, sadece kendinizde rahatsızlık duygusu oluşturur. Kendi zihinsel huzurunuzu yok eder. Oysa sağlıklı bir bedene ancak sağlıklı bir zihin neden olabilir.

Kur'an'da da affetmenin gerekliliği yine şu şekilde yer almıştır: "Ama [unutma ki,] kötülüğü cezalandırma [teşebbüsü] de, bizâtihî bir kötülük olabilir; o halde, kim [düşmanını] affeder ve barış yaparsa mükafatı Allah katındadır, çünkü O, zalimleri sevmez."

Öyleyse, tümüyle Ego'nun ürünü olan olumsuz duygulardan arınmaya çalışmak ve bağışlamadığımız kişi ya da olaylar varsa, bağışlamaya çalışmak, bağışlamaya niyet etmek ve sonunda bağışlamak olumsuz bir Karma döngüsünü bitirecektir. Bunun yerine kendimizi olumlu duygularla kuşatırsak, insanlara, diğer canlılara, dünyanın kendisine karşı geliştireceğimiz HER olumlu davranış ve his bize bir şekilde geri dönecektir. Olumlu davranmak egoya meydan okumak demektir. Bu yolla Karmalar sona erecektir.


1 yorum:

  1. Yazıyı çok yararlı buldum.Örneklerin kullanilması harika .Kamil(olgun) insan olmanın yolları daima gösterilmiş felsefe dahil anlayana.

    YanıtlaSil