"Led Zeppelin'i sevmeyen birine güvenmem" (Jack White) |
***
***
"We can all pack up our bags and go home now. This was the peak of all music for mankind. It's been done. It's over. And it was magnificent."
"Hepimiz çantalarımızı toplayıp eve geri dönebiliriz.
Bu insanlığın müzikte ulaşabileceği en son nokta idi.
Bu yapıldı. Bitti. Ve muhteşemdi."
***
***
LED ZEPPELIN:
“Hayatta Kalmayı Sağlayan Müzik”
“Hayatta Kalmayı Sağlayan Müzik”
(The Music Is All About Surviving)”
Yönetmen Jean-Marc Vallée, şu sıralar HBO’da yayınlanmakta olan ve baş rolünde Amy Adams ’ın oynadığı Sharp Objects dizisi için film müziği olarak, "Hep hayal ettiği biçimde" Led Zeppelin in parçalarını kullanmış.
Sharp Objects, dizi, HBO |
Led Zeppelin müziğinin İYİLEŞTİRİCİ özelliği olduğunu söyleyen yönetmen, bu özelliği bir filmde konu etme istediğinin sonucunda bu dizinin ortaya çıktığını söylüyor. Yönetmen: "Bu adamlar olmasaydı 21 yaşıma gelemezdim" diyor. Onların herhangi bir parçasını çalarsınız ve ruh haliniz o anda bambaşka bir yere taşınır." diyor.
İşte o LED ZEPPELIN :
2012 Kennedy Onur Ödüllerinde: Bütün zamanların en iyi grubu ilan edildi ve ödülleri Obama tarafından verildi.
Bütün prestijli listelerde:
Bütün zamanların en iyi ilk iki Rock Grubundan biri (Diğeri Beatles)
Jimmy Page : Bütün zamanların en iyi ilk iki gitaristinden biri.
(Diğeri Jimi Hendrix)
John Bonham: Bütün zamanların en iyi davulcusu.
John Paul Jones: Bütün zamanların en iyi ilk beş bas gitaristi
arasında.
Robert Plant: Bütün zamanların en iyi, bazen ikinci Rock solisti
(Diğeri Freddie Mercury)
Stairway to Heaven, Kashmir, Whole Lotto Love: Bütün zamanların en iyi Rock
parçasından üçü.
Jimmy Page'in Stairway to Heaven solosu: Bütün zamanları en iyi Rock
solosu.
Bütün zamanların en çok albüm satışı:
(İlk üçün başka kulvarlar olduğunu dikkate alırsak, Led Zeppelin kendi alanında birinci.)
(İlk üçün başka kulvarlar olduğunu dikkate alırsak, Led Zeppelin kendi alanında birinci.)
1. The Beatles -- 178 milyon (adet)
2. Garth Brooks -- 148 milyon
3. Elvis Presley -- 136 milyon
4. Led Zeppelin -- 111.5 milyon
5. Eagles -- 101 milyon
6. Billy Joel -- 82.5 milyon
7. Michael Jackson -- 81 milyon
8. Elton John -- 78 miyon
9. Pink Floyd -- 75 milyon
10. AC/DC -- 72 milyon
***
Kaderin eli hayatın her anında vardır belki ama çok az hikayede Led Zeppelin'inkinde olduğu kadar hissedilebilir. O hepsi de dahi denebilecek dört çok genç müzisyen mucizevi bir şekilde bir araya geldiler. Ve 50 yıl önce kendi alanındaki en muhteşem müziği yaptılar. (Blues, Blues Rock, Hard Rock, Folk Rock, Akustik, Ballad, Country, Kuzey Afrika, Hint). Tarihe de kendi alanında en iyi grubu olmalarının yanı sıra kimyası en çok uyan, birbirine en uyumlu, sahnede ille de birbirine en yakın durmak isteyen grup olarak da geçtiler. Başarılarının sırrı sorulduğunda ise "Birlikte çalmanın mutluluğu, birlikte olmanın hevesi, coşkusu ve bu coşku ile yenilikler denemek" diye yanıtladılar. Zaten bir araya gelmeleri ve başlangıçları da bir sihir idi. 1968 - 1980 arasında, 12 yıl boyunca da diğer grupların aksine ne bir tartışmaları ne ayrılma istekleri oldu. Taa ki bir tanesi ölüp, o kimya eksilinceye kadar. Bir araya gelmelerini sağlayan mucizevi gelişmeler kadar, zorunlu bitişleri de kaderin görünmez eliyle işlendi. Ve, toplam 8 albümle dünyaya sonsuza dek çalacak muhteşem bir müzik hediye ederek sahneden indiler.
***
Rock'un ve Led Zeppelin'in doğuşuna tanık olmak için 1950 ortaları İngiltere'sine gidelim.
1945'te biten 2. Dünya Savaşı sonlarında ya da biraz sonrasında doğanların ilk gençlik çağları.
Robert Plant'ın deyimi ile "Savaş sonrasının çok süslü olmayan İngiltere'si"nde bu gençler, batıdan, karşı kıyılardan, Amerika'dan gelen Blues rüzgarıyla canlandılar. Temeli Afrikalı zencilerin pamuk tarlalarındaki ağıtları (kendi folk müzikleri) olan Blues, Amerika'da yayılmaya başlamıştı. Orandan İngiltere'ye doğru esti. Mick Jagger'in ifadesiyle "Hepsi Blues'u keşfetti ve aşık oldu, çünkü, 1950'li yıllarda Amerikan Blues, İngiltere radyolarında ve tek kanal TV'de çok sık yer almaya başladı".
Aynı dönemde Blues kadar etkili olmasa da, onun çocukları R&B ve Rock'N Roll esintileri de mevcuttu.
Amerika'dan esen bu rüzgarla gelen Muddy Waters, Robert Johnson, B.B King, Howling Wolf, John Lee Hooker, Buddy Guy, Ray Charles, Ruth Brown, Big Joe Williams, Son House, Bukka White, Elvis Presley, Carl Perkins, Bo Diddley, Jackie Brenston and his Delta Cats, Jerry Lee Lewis, Buddy Holly ve en önemlilerden ikisi de Little Richard ve Chuck Berry Ingiliz gençlerinin aklını başından almıştı.
İşte, 50'lerin ikinci yarısında onlu yaşlarını sürmekte olan bu İngiliz gençlerden bazıları Blues'u sadece hayranlıkla dinlemekle kalmadı. Kimisi eline gitarı alıp duyduklarını çalmak istedi, kimisi de eline mikrofonu alıp onlar gibi söylemek istedi. İyi ki de istediler. Bu isteklerinden mesela;
1960'ta The Beatles
1962'de The Rolling Stones
1963'te The Yardbirds
1964'te The Who, The Moody Blues
1965'te Pink Floyd
1966'da Cream
1967'de Jethro Tull, Genesis, Procol Harum
1968'de Led Zeppelin, Deep Purple, Black Sabbath, King Crimson, Yes, Free
1969'da Uriah Heep, Supertramp
1970'te Queen
1973'te AC/DC (Australia)
doğdu.
Bu grupların üyelerinin hepsi de, tek tek, isim isim, Blues'un etkisi ile müziğe başladılar ve müziklerinde hep Blues esintileri oldu. Nasıl olmasındı? Rock'un ana damarlarından biri olan gitar sololarının temeli Blues'tu zaten.
Sonra 1965'ten itibaren Blues ve çocuğu Rock'n Roll daha sert temalar almaya başladı. 68 kuşağı tüm başkaldırısıyla ortaya çıkıyordu. Hippiler bir çağı kapatıp yenisini açmaktaydılar. Bir daha hiç olmayacak kadar umut dolu yıllardı. Bu başkaldırı müziğe de yansıdı. 65'te The Rolling Stones'un "I Can't Get No Satisfaction"u ile başlayan hareketlenme 68'de doruğa çıktı. O zaman doğan gruplar sert, Hard Rock ile gümbür gümbür ortaya çıktılar. Çağ, başkaldırı çağı idiyse, melodisi de öyle oldu.
Hard Rock'a böylece geçiş başlamış, özellikle cinsel özgürlük sınırları da tarihte bir daha olmayacak kadar genişlemiş ve 70'lere damgasını vuracak nur topu gibi Sex,Drug&Rock'n Roll çağı doğmuş idi.
(Hippies gather in Hyde Park to demand legalisation of cannabis in 1968) Haşhaşın yasal sayılması talebi ile Hyde Park'ta toplanan Hippilerden bir görüntü.(1968) |
***
Müzik -pek çoğumuz gibi- benim hayatımın da fonunda yer alır. Onun içinde seyahat etmeyi de çok severim. Mesela Pink Floyd'a, gitmeye bayılırım, ya da diğerlerine. Bazen Blues'a dalarım. Klasiğe de. Bazen ortaya karışıktır fondaki. Ama en sonunda hep özlemle eve dönerim: Led Zeppelin'e. Onların müziğindeki mucizenin kaynağı çok geniş yelpazede müzik türünü en harika biçimde uygulamaları mıydı? Yoksa Jimmy Page'in yüksek bir şelaleden kıvrıla kıvrıla akan su gibi gitar soloları mıydı? Ya da Robert Plant'ın sesinin garip bir şekilde, çok lezzetli bir beyaz şarap duygusu veren tınısı mıydı? Ya da onun "henüz kimse ölmemişken"ki ve henüz onca trajediyi yaşamamışkenki zamanlarında, hayatı çok güzel, dünyayı çok mutlu bir yer sanmasının masum coşkusu muydu? Yoksa John Bonham'ın gelmiş geçmiş en iyi davulcu sayıldığı, "davuluyla melodi çalan tek adam" denildiği, hala davul derslerine konu olan sağlam temelli eşlik edişi ile John Paul Jones'in kusursuz ritmi mi ve aranjörlüğü müydü?
Bir yorumda okuduğum gibi, "Hepsi kendi kulvarlarında bütün zamanların en iyi müzisyeni olan dörtlünün mucizevi bileşimi ile ortaya çıkan en iyilerin en iyisi" idiler.
Siz bir Led Zeppelin parçasını dinlerken dört müzisyeni ayrı ayrı duyabilir, dinleyebilirsiniz. Tuhaf çok tuhaf bir güzellik. Bir parçalarını sırf davulun melodisini dinleyerek geçirebilirsiniz. Aynı parçayı sadece gitarın şelalesini dinleyerek de geçirebilirsiniz, ya da Robert Plant'ın beyaz şarap tadındaki sesine dalıp onu dinleyebilirsiniz, ya da en güzeli dördünü birden ayrı ayrı fark ederek harika bir sentezle dinleyebilirsiniz.
***
İşte o Led Zeppelin'i o çılgın 1968'de planlayan, hayal eden ve sonunda da oluşturan ve sonradan bütün zamanların en iyi 2 gitaristi arasında anılacak olan Jimmy Page de 1950'lerde karşı kıyılardan esen Blues rüzgarına 12 yaşındayken kapılmıştı.Yeni taşındıkları evde bir kenarda duran ve nereden geldiği kimse tarafından bilinmeyen, "herhalde bizden önce oturanlardan kalmıştı ya da gelen biri bırakmıştı" dediği ve haftalarca da ilgilenmediği gitarı bir gün nihayet denemeye niyetlenmişti. Yani kader Led Zeppelin planını, Jimmy'nin yeni taşındıkları eve bir gitar bırakarak uygulamaya başlamış. Jimmy Page dinlemiş olduğu birkaç parçayı çalmaya heves etmiş. "Bir okul arkadaşım birkaç nota öğretti, işte oradan buraya geldim" diye anlatıyor her şeyin başlangıcını.
Jimmy Page (Solda) BBC'de , 1957 |
Jimmy Page Stüdyo Müzisyeni, 1964 |
The Yardbirds 1968 Chris Dreja (Bass Gitar), Keith Relf (Solist), Jimmy Page (Gitar) and Jim McCarty (Davul). |
1968 Temmuzunda kader tuhaf bir ani gelişme yaşattı. Grup elemanları kendi yollarında devam etme kararı alıp ayrıldılar. Jimmy ise isim hakkını da alarak kaldı.
Ve Temmuzda dağılmış olan The Yardbirds'in, Eylülde gerçekleşecek Avrupa ve Amerika için önceden yapılmış turne anlaşmaları vardı.
Ve Jimmy'nin acilen bir solist, bir davulcu ve bir basçı bulması gerekiyordu.
Jimmy yeni oluşturacağı grubun solisti olarak önce Terry Reid'e teklifte bulundu.
Ancak Terry Reid o sırada başka bağlantıları olduğunu söyledi ve Birmingham'da daha önce birçok grubun solistliğini yapmış olan Robert Plant'ı tavsiye etti.
At around this time he was approached by Page, who had just left the Yardbirds and was trying to get a new group together.
Reid recalls: "I was asked by Jimmy if I was interested and I said, 'Yes, but I'm about to go on tour with the Stones'.
"I was 16 and I had signed a tour contract which I was going to stick to. That was when I mentioned Robert and John. I knew them."
Plant had been in a group called the Band of Joy with Bonham, and was singing at the time with another band named Hobbstweedle.
"I phoned up Jimmy. and he asked me, 'What does this singer look like?' I said, 'What do you mean, what does he look like? He looks like a Greek god, but that doesn't matter. I'm talking about the way he sings, and the drummer is awesome.'
Jimmy Page'in ailesiyle oturduğu evine nereden geldiği belli olmayan gitarı bırakmış olan kader, Robert Plant gibi çok yetenekli, sahne parıltılı, binbir perde sesli birinin o ana kadar Birmingham' da saklamıştı. Robert o sırada 19 yaşındaydı ve o da 14-15 yaşlarında karşı kıyıdan, batıdan gelen Blues rüzgarına kapılıp, öyle şarkı söylemek istemiş ve mikrofona uzanmıştı. 15 yaşından beri irili ufaklı birçok grupta solistlik yapmış, hatta CBS, onu yeni bir Tom Jones yapma arzusuyla 3 adet single da çıkarmıştı. O single'lar gerçekten çok güzel olmasına rağmen, ileride oluşacak Led Zeppelin'i engellemek istemeyen kader, satışların da düşük olmasını sağlamıştı. O gerçek bir cevher olarak Jimmy'nin gelip onu almasını bekliyordu, ama henüz bunu bilmiyordu. Böylece, 1968 yılının o 20 Temmuz akşamında Jimmy Page, menejeri Peter Grant ile birlikte Robert Plant'ı dinlemek için Londra'dan Birmingham 'a doğru kullandı arabasını. Ve o Robert'in sıralarda solisti olduğu Obstweedle ile sahne aldığı Birmingham Teacher Training College 'e gitti.
Robert Plant - Jimmy Page İlk karşılaşmadan 4 yıl sonra, 1972 |
"Ve bu durumda aklıma hemen "bu çocukta bir sorun mu var da bu güne kadar tanınmadı" diye geldi? Geçimsiz biri mi? Zihinsel bir engeli mi var? Bu ses ile şimdiye kadar çoktan zirvede olması gerekirdi" diye ekliyor.
Sonradan Rock'un "Golden God"ı olarak anılacak, Led Zeppelin'in parlak yıldızı olarak sahnenin önünde yer alacak olan Robert'in nasıl doğuştan star oladuğunu bir de yolu kesişmiş olanlardan dinleyelim:
"Robert Plant'ı ilk kez 66/67 yıllarında çalıştığım benzin istasyonunda gördüm. Babası ona bayıldığı bir Morris Minor almıştı. Gerçekten çok sıcak kanlı ve ömrümde o zamana kadar ve şimdiye kadar gördüğüm en karizmatik insandı. Sonradan gruplarda solist olarak yer aldı. Gerisi tarihi olaylar zinciri zaten. Jimmy Page ve menejeri Peter Grant gelip onu gördüler."
Robert Plant, 1965, Okul zamanı |
Okul arkadaşı Gary Tolley: "Rob çok yakışıklıydı ve daima olan biten her şeyin merkezinde yer alırdı. Onda bir şey vardı. Karizma sanırım. Okul üniforması giyerdi ama bir şekilde asla diğer öğrencilerle aynı görünmezdi. Robert alnındaki buklelerle ve dönmüş yakalarıyla salonuna girerdi ve siz bütün öğretmen ve sınıf başkanlarının gözlerinin parladığını görebilirdiniz."
Aynı döneme tanıklık eden Paul Rodgers 'da (Free ve Bad Company vokalisti) şöyle anlatıyor: "Robert'i Free ile çalıştığım sırada Birmingham'da tanıdım. Her şeyi ile mükemmeldi, her şeyi vardı. Saçlar, çekicilik. Tek eksiği bir grup idi. Ve o grup da onun ayağına geldi".
Al Atkins de şöyle anlatıyor: "Robert'in kökü her zaman Blues olmuştur. Onunla Blues hakkında konuştuğunuzda ne kadar derin bilgisi ve kültürü olduğunu anlardınız. Blues hakkında herşeyi bilir. Onunla bu konuda hiçbir şekilde tartışmaya giremezsiniz ve bu kadar bilgiyi nasıl edindiğine hayret ederdiniz"
1963'te 15 yaşındayken solistliğini yaptığı The Jurymen'in gitaristi John Dudley "Rob, bizim hiç bilmediğimiz bir müzikle çok ilgiliydi. Yani, dünyada, Blues hakkında bu kadar bilgiyi nereden edinmişti hiç bilmiyorum. Örneğin Sonny Boy gibi Blues sanatçıları hakkında sonsuza dek konuşabilirdi"
Dönelim Jimmy Page'in Robert Plant'ı gördüğü an'a. Sahnesini izledikten ve sesinden çok etkilendikten sonra Robert'i tanımak, anlamak, sohbet etmek amacıyla Londra'daki evine davet etti. Ev, Themes nehri kenarındaydı ve sonradan Led Zeppelin'in kurulduğu ev olarak ünlenecekti.
Led Zeppelin'in şekillendiği, Jimmy Page'in evi |
Masmavi gökyüzlü, açık bir günde Themes Nehri kenarından yolun son kilometresini, kuş cıvıltıları ve yeşillikler içinde yürüdü. Trenden ilk indiğinde karşılaştığı bir yaşlı adam onun hippi görüntüsüne "Darmadağınıksın, şuna bak" dediğini sonradan yazar Simon Godwin'e belirtti. "Ama bu benim olduğum şeydi, hippi" diyerek.
(Robert Plant şimdilerde yapılan bir röportajında "Led Zeppelin olarak şöhretli olmaktan daha çok, dünyayı değiştirecek olan çok büyük bir gençlik hareketinin bir parçasıydık. Biz zaten kendimiz hippiydik" diyor)
Robert Jimmy'nin nehir kenarındaki evinin kapısını çaldı. Kolunun altında en sevdiği Blues sanatçıları olan Robert Johnson, Howlin' Wolf ve başka birkaç LP vardı.
Kapıyı Jimmy'nin kız arkadaşı açtı. Gerisini Robert'ten dinleyelim
"Kapı açıldı ve ben karşımda birdenbire Amerika'yı gördüm. Orada 1920 tarzı eşarpla, arkasında bir ışık parıldayan çok güzel bir kadın duruyordu. Çok çekiciydi. Sonra Jimmy bir yerden çıktı. Ve anladım ki bu adam benim ancak hayal edebileceğim bir hayat tarzına sahipti. Ve çok sakin, oturmuş ve olgundu. Sonra oturup Müzikten söz ettik" (2005'te Uncut'tan Nigel Williamson röportajı)
İkili Daze and Confused ve Baby I'm Gonna Leave You parçalarını ortak beğenileri olarak dinlediler ve Jimmy, Robert'ten söylemesini istedi. I'm Gonna Leave You, aslında ortak tutkuları olan parçaydı ve sonradan grubun en önemli başlangıç parçası olacaktı.
Saatlerce ortak tutkuları olan blues tan söz ettiler bu buluşmada. Ve çok sonra 2007 yılında Jimmy Page "Yaşayan Efsane" ödülünü kazandığında tören sırasında okunmak üzere takdir mesajı gönderen Robert, Jimmy'e şöyle seslenecekti: "İlk karşılaşmamızda senin müzik alanındaki sonsuz genişliğini farkettim. Üzerinde fikir alışverişinde bulunduğumuz sanatçılar uçsuz bucaksızdı. Sen bütün bu sanatçılardan harika bir şekilde ilham alıp müziğin ötesinden müzik yarattın"
Robert ve Jimmy'nin ilk buluşma günlerinden fotoğrafları bulunmadığı için, "İkimiz sanki tek kisi olmuştuk" dedikleri çok ileri ileri zamanlardan bir kare. |
Şimdi Jimmy için geriye basçı ve davulcu bulmak kalmıştı.
Davul için, Robert'in bir teklifi vardı. Daha önce Birmingham'da, Band of Joy'da birlikte çaldığı ve sonradan bütün zamanların en iyi davulcusu olarak anılacak olan John Bonham.
Jimmy ve menejeri Peter Grant bu kez de John Bonham'ı o sırada çaldığı Country Club, West Hampstead'ta, dinlemeye gitti. Sonradan şöyle anlatıyor Jimmy Page: "Onu ve davula nasıl vurduğu gördüğümde onun inanılmaz bir davulcu olacağını bildim. Tarzı da tümüyle benimle aynı idi"
John Bonham (Bonzo) (Bütün zamanların en iyi davulcusu, davuluyla melodi yapan adam) |
Jimmy Page John Bonham'ı dinledikten sonra ona yeni bir Yardbirds oluşturduğunu, çok yakında konser turneleri bulunduğunu söyledi ve katılmak için karar vermesi için ve diğerleri tanışması için Londra'daki evine davet etti. Bonham o ziyaretten sonra biraz düşündü, çünkü geçindirmesi gereken bir ailesi vardı ve o sıradaki gelirini riske atmak istemiyordu ve sonra kabul etti. Çünkü, Jimmy'ye nereden geldiği belli olmayan gitarı bırakan, Robert'i her şeyiyle sahne adamı olarak yaratıp, üstün ses ve yeteneğine rağmen o ana kadar saklayan kader, Led Zeppelin davulu için de "davuluyla melodi yaratan" bu adamı saklamıştı. Ona sonradan grup içinde Bonzo diyeceklerdi.
Jimmy basçı olarak da, stüdyo müzisyenliğinden tanıdığı ve "Eğer farklı bir iş yaparsan haber ver ben de katılmak isterim" demiş olan John Paul Jones ' e teklif götürdü. John Paul bas gitarın yanısıra org, piyano, mandolin ve daha çok değişik enstrüman çalabiliyordu ve ayrıca en büyük yeteneği muhteşem bir aranjör olmasıydı. John kabul etti. Gitarı bırakan, Robert'i ve John Bonham'ı saklayan kader, Led Zeppelin'e muhteşem bir aranjör olsun diye onları stüdyo müzisyenliğinde tanıştırmıştı. Geçenlerde yapılan bir röpörtajında John Paul, ikisinin stüdyo müzisyenliği sırasında ortak meraklarının işin teknik yanı olduğunu belirtiyor. "Diğer müzisyenler kendi bölümlerini çalıp, kitap okumaya vs çekilirdi, Jimmy ve ben kontrol odasına gidip kayıt nasıl yapılıyor, merakla izlerdik" diyor. Ona sonradan grup içinde Jonesy diyeceklerdi.
Stüdyo müzisyenliği sırasında John Paul Jones. "Jonesy" birçok müzik aletini ustalıkla çalmasının yanı sıra, harika bir aranjör olarak, Led Zeppelin'in parçalarına son şeklini genellikle veren oldu. |
Jimmy o aralar GO dergisine verdiği röportajda "Yeni oluşturacağı grupta Yardbirds adını devam attireceğini çünkü insanların bu isimle soundu ilişkilendirdiklerini, bu soundun da kuvvetli vuruş soundu olduğunu ve bunu korumak istediğini" söylemiş idi.
Sound aynı kalacak; ama isim kalmayacaktı.
İLK PROVA
1968 yılının 12 Ağustos günü, dörtlü ilk kez çalmak üzere, Londra'da Soho'da Gerrard Street' te, bir bodrum katında toplandı.
Amplifikatörleri yerleştirdikten sonra ilk anda ne çalacaklarını bilemeden birbirlerine baktılar. Sonra Yardbirds'in Train Kept A Rollin'ini çalmaya karar verdiler.
O anda orada bulunan grup üyeleri, menejer, bir teknik eleman, hepsi tek ve bir ağızdan çok sonradan şöyle söyleyeceklerdi:
"Bir sihir gerçekleşti"
Dört müzisyenin oluşturduğu birliktelik ve uyum ve ortaya çıkan müzik olağanüstü idi. Ortaya çıkan sound'tan kendileri de olağanüstü etkilenmişlerdi.
Bu provada kendi deyimleri ile “the chemistry was felt instantly“ “aralarındaki kimya anında hissedilmiş” idi. Ki bu daha sonra konserlerine yüzbinlerce seyirci tarafından tümüyle algılanabilecekti. Çünkü tarihe birbirine sahnede en yakın duran grup olarak da geçtiler. Çünkü kendi ifadeleri ile“birbirlerinin rüzgârını ve enerjisini hissetmeyi seviyorlardı”. Bir de tarihe "sahnede en çok birbirine bakıp spontene anlaşan grup" olarak geçeceklerdi. Birbirleriyle bir bakış ve bir baş eğme ile anlaşabiliyorlardı. Onların sahnedeki birliktelikleri belki de başka hiç bir grupta raslanmayacak biçimde, birbirlerine çoşku ve mutluluk verdi hep, 12 yıl boyunca.
O ilk prova için yıllar sonra Jimmy Page şöyle diyecekti "Dinamikleri biliyordum. Temayı ve hedefi, şarkıların yapısını biliyordum. Ama kimse bizi bu etki için hazırlamamıştı. Mesela kimse John Bonham'ın davulunun etkisini tahmin edememişti. Daha önce ne kadar çalmış olduğu önemli değildi. O daha önce hiç kaslarını bu kadar çalıştırma ortamına sahip olup John Bonham gibi çalma şansına sahip olamamıştı. Bu hepimiz için gerçerli idi. Müzisyenliğimiz için bu birliktelik kusursuz bir araç olmuştu. İlk provadan itibaren herkes ve hepimiz bildik ki daha önce hiç bir müzik grubu asla böyle bir sound vermemişti. Hepimiz usta müzisyenlerdik fakat diğerlerimiz sayesinde çok daha üst seviyeye çıktık."
Yine başka bir röportajda Jimmy "ilk provanın "yaşam değiştirici" bir olay olduğunu söylemekte. Daha önce hiç birinin, ama hiç birinin böyle bir yoğunluk yaşamamış olduğunu" da.
Jimmy Page on yıllar sonra, 2014'te, ilk prova yaptıkları yerde. |
Ritm takımı: Bas gitar ve davul John Paul Jones ve John Bonham Jonesy ve Bonzo İlk buluşmalardan yıllar sonra |
Menejer Peter Grant, "o ilk provada hemen o anda onların gelmiş geçmiş en iyi grup olacağını anladığını" söylüyor. O provanın bir bomba etkisi yarattığını ve herkesin "Bu neydi" diye düşündüğünü söylüyor.
Provayı izleyen bir ses teknisyeni, “Dördünün bir araya gelip ilk çalmalarındaki uyumun ve oluşturdukları müziğin mükemmelliği karşısında şaşkınlığa uğradığını” belirtiyor.
Bir 2012 ropörtajlarında "Ne zaman daha büyük hale geldiniz? sorusuna Robert: İlk toplandığımız dakikada daha büyük hale geldik. Bu bize yazılmıştı" diyor)
1971 |
"Müziğim, Chicago Blues, Hawlin' Wolf gibi sanatçılardan, folk muzik, rock muzik, modern klasikler, hint ve arap müziği gibi etkilendiğim müziklerden oluşmuştu. Gerçekten de her şeyi sarsacak bir grup oluşturmayı düşündüm. Ne istediğimi tam olarak biliyordum. Üstelik yapımcı da kendim olacaktım. Kimsenin müdahalesini istemiyordum. Ve inanıyorum ki, katılan bütün müzisyenler Led Zeppelin'de kendilerini gösterme imkanı buldular. Yardbirds 1968 Temmuzunda dağıldıktan sonra sanki orada bir ilahi müdahale ile bu dört müzisyen bir araya geldi. Mesela John Bonham asla Led Zeppelin'de çaldığı gibi çalma ortamı bulamamıştı o zamana kadar. John Paul Jones de aynı. Çok iyi bir session müzisyeniydi ama, yeteneklerini Led Zeppelin'de ortaya çıkarabildi. Robert Plant için de aynı durum söz konusu idi."
12 Ağustosta böyle herkeste bomba etkisi yaratan ilk provayı gerçekleştirdikten sonra dörtlü düzenli olarak Jimmy Page'in Thames nehri üzerindeki bot evinde buluşup 7 Eylülde başlayacak tur için, İskandinavya turu için çalışmaya başladı.
Bot evde prova toplantıları, Ağustos 1968 |
Robert Plant da yıllar sonra, 2012, Bütün Zamanların En İyi Rock Grubu Kennedy ödüllerinde: "Led Zeppelin'in bir parçası olarak, Amerikan müziğini alıp, blander'e koyup, iyice karıştırıp geliştirerek ortaya değişik birşeyler çıkarmış olmaktan çok gurur duyuyorum" diyecekti.
Bot evde prova toplantıları, Ağustos 1968 |
***
İLK KONSER
Grup Ağustos ayını mümkün olduğunca bot evdeki provalarla geçirdikten sonra, 7 Eylülde ilk konserini gerçekleştirdi. The Yardbirds olarak.
Bu ilk konserleriyle ilgili olarak Jimmy Page iki ay sonraki röportajda şöyle
demişti: "Gerçekten çok korkmuştuk, çünkü birlikte sadece 15 saat pratik
yapabilmiştik. Bu bir çeşit deneme konseriydi, iyi olup olmadığımızı görmek
için. Sanırım iyiydik"
Menejer Peter Grant: "O günü bütün detaylarıyla hatırlıyorum. Çok heyecanlı ve çok harika idi. Asla "Tamam, satışlardan şu kadar kazanırız demedim" Hissettiğim şey "Bu bütün zamanların en iyi grubu olabilir" idi. O güne ait bir kritik: "İngiliz grup Yardbirds bütün öğleden sonrayı yeni repertuarlarını prova ederek geçirdiler. Böylece konsere başladıklarında sunacakları her şey için fazlasıyla ısınmışlardı. Performansları ve müzikleri tümüyle kusursuzdu. Ve muzik perde indikten sonra da kulaklarda çınlamaya devam etti. İzin verin, üç yeni adam ile muhteşem bir iş çıkaran Jimmy Page e özellikle bir övgü vereyim. Gerçekten çok iyi başardılar ve özellikle de Jimmy Page'in gitar solosu olağanüstü alkış aldı. Bu nedenle sonuç olarak diyebiliriz ki, yeni Yardbirds en azından eskisi kadar iyiydi" (Bert Larsen, Teen Club Nyt eleştirmeni) Böylece ilk turlarını Iskandinav ülkelerinde başlayan ve büyük beğeni ile bitiren yeni Yardbirds, 17 Eylülde bu turun son konserini vererek anavatana, İngiltere'ye döndü.
İLK ALBÜM KAYITI
Jimmy ilk albüm için hiç vakit kaybetmek istemiyordu. Sırada Amerika turu vardı. Grup İngiltere'ye döndükten hemen sonra 23-24 Eylülde Jimmy'nin bot evinde albüm çalışması yaptı. 25 Eylül 1968, saat 23'te de Olympic Studio'da kayda başladı.
Kayıt tam tamına 30 saat sürdü. Albüm yapımcısı Jimmy Page
idi. Ve grup eşsiz bir şey yaptığının farkındaydı.
Jimmy Page:"Her şey çok kolaydı çünkü parçaları zaten konserler nedeniyle çok çalışmış ve hemen arkasından stüdyoya girmiştik. Bütün kayıtları da aynı canlı söylediğimiz gibi yaptık. Bu kayıt yapıldığında grup sadece 2,5 haftadır birlikte idi. İskandinavya turundan önce sadece 15 saat prova yapmıştık. Ve oradan direk albüme geçtik. O yüzden tümüyle sahnede olduğu gibi kayıt yaptık. 'Ortam sesi' (ambient sound) olsun istedim ve bir de geri kayıt ekosu istedim, ki daha önce Yardbirds'te önermiştim. Bu nedenle iyi olacağını biliyordum. Ayrıca ışıklı ve gölgeli keskin gerilimler istedim. Biliyorum, içerik ve düzenleme konusunda oldukça ağırlıklı bir etkim oldu ama bunun tek nedeni aramızda tartışacak zamanımız olmamasıydı. Sonuçta bu albüm blues, rock ve akustik müziğin gerçek bir karışımı olacaktı"
"Every song you played at Led Zeppelin‘s reunion show in London last year started with or was based on a killer riff. What makes a great Zeppelin riff?
It is something you know instinctively. It has energy and attitude. There’s sex in it as well. It was definitely my concept to have a riff-based band. My influences were the riff-based blues coming from Chicago in the Fifties – Muddy Waters, Howlin’ Wolf and Billy Boy Arnold records. “Boogie Chillen’,” by John Lee Hooker – that is a riff. But you take it, absorb it and apply your own character, so it comes out another way." Albüm kayıtlarını tamamlayan grup, 4 Ekim 1968'de İngiltere turuna başladı.
İşte bu tur sırasında bir "isim hakkı" kargaşası
çıktı ve grup adını ilk önce New Yardbirds yaptı ise de, 25 Ekim 1968'deki
konserine çıkarken, daha önceden Jimmy Page'in aklında olan Led Zeppelin olarak
değiştirdi.
Led Zeppelin adı şöyle doğdu: The Who davulcusu Keith
Moon Jimmy Page'e bir gün, "Eğer birlikte bir grup kurarlarsa o grubun
bir lead zeppelin (kurşun zeplin -kurşundan dev balon-) gibi düşeceği şakasını yapmış. Bu tanım Jimmy Page'in aklında yer etmiş. Çünkü hard ve
light (sert, şiddettli ve hafif) arasındaki zıtlığı temsil ediyormuş. Menejer Peter
Grand da lead yerine led denmesini istemiş, çünkü leed olarak telaffuz
edilmesinden endişelenmiş.
25 Ekim konserinde isimleri Led Zeppelin olarak değişen grubun ilk İngiltere turları 20 Aralığa kadar sürdü. 26 Aralık 1968'de Amerika bekliyordu. (Grubun 9 Kasımdaki Londra Roundhouse konserinden sonra Robert Plant'ın evlenme töreni oldu. 21 Kasımda da kızı Carmen doğdu. Robert 20 yaşında baba mı oldu, derseniz, o sırada 20 yaşında olan Bonzo'nun da 2 yaşında oğlu vardı, Jonesy'nin de kızı vardı, yani Jimmy hariç hepsi 18-20 yaşlarında çoluk çocuğa karışmışlardı) Bu arada 11 Kasım'da Jimmy ve menejer Peter stüdyo kayıtlarını alıp New York'a, Ahmet Ertegün'e gidiyorlar ve Atlantik Records ile 200.000 Dolarlık bir anlaşma imzalalıyor. (Şimdiki değeri 1, 500,000 Dolar) Bu henüz adı duyulmamış bir grubun ilk albümü için eşine raslanmamış bir miktar idi. Ertegün kayıtları dinleyice olayı derhal anlamış demek ki. "Bir "Greatest Band Ever" -En Muhteşem Grup- gelmekte."
Grup Amerika turundan önce ilk profesyonel fotoğraf çekimlerini yaptı: |
Bonzo, Jonesy, Percy ve Pagey Aralık 1968, Londra, ilk stüdyo fotoğraflarından |
Ve stüdyodan çıkış sonrası
26 Aralık 1968 - 16 Şubat 1969
İşte o Amarika' ya Led Zeppelin ilk olarak 26 Aralık 1968'de Denver'de ayak bastı. Bu ilk konseri Amerikalıların efsanevi radyocusu Berry Fay 2011 otobiyografisinde şöyle anlatıyor:
Led Zeppelin böyle bir başlangıçla Amerikayı feth ederken, daha önce kayıtlarını yapmış oldukları ve Ertegün ile rekor imzayla anlaştıkları albüm de çıktı.
Aralık 1968, Londra. Stüdyodan çıktıktan sonra rasgele çekilen bufotoğraf sonradan grubun ikonik fotoğraflarından biri oldu. |
1968 Aralık başkarında Led Zeppelin'in dört üyesi, ilk fotoğraf çekimi yaptıkları Impact Agency ofisinden çıkışta bir Jaguarın önünde rasgele bir poz verdi. Fotoğrafçı Dick Barnatt'ın anlattığına göre "Ofisten dışarı çıktıklarında hemen dışarda bir jaguar park etmiş duruyordu. Arabanın önünde bir pozlarını almayı teklif ettim kabul ettiler. 3 adet çektim. Sonra onlar gitti, ben tab edip Atlantic Records'a gönderdim. Bu fotoğraflar sonradan grubun sahne dışındaki ikonik fotoğraflardan biri halinde geldi"
İLK AMERİKA TURU
26 Aralık 1968 - 16 Şubat 1969
Amerika
Led Zeppelin'e 12 yıl boyunca bayıldı. Kendi vatanları Britanya'dan çok daha
fazla sevdi belki de. Hatta 2012'de "Best Band Ever" -Gelmiş geçmiş
en iyi grup- onur ödülünü Obama'nın eliyle verdi. Grup aktif olduğu sürece
zamanının çoğunu Amerikada turda geçirdi. Stadlar yetmiyordu. Yetemiyordu ve
birkaç gün üstüste aynı yerde konser vermek zorunda kaldıkları da oluyordu.
İşte o Amarika' ya Led Zeppelin ilk olarak 26 Aralık 1968'de Denver'de ayak bastı. Bu ilk konseri Amerikalıların efsanevi radyocusu Berry Fay 2011 otobiyografisinde şöyle anlatıyor:
"O konser gecesi sahneye gösteriyi açılışını anons etmek için çıktım.
"Bayanlar ve baylar, karşınızda İngiltere'den Kuzey Amerika turlarının ilk
çıkışını yapacak olan Led Zeppelin" dedim. Birkaç hafif kibarlık alkışı
duyuldu. Sonra, Robert Plant bütün hızıyla girdi ve bütün seyirci birden
afalladı. Led Zeppelin'in büyük bir patlama yaratacağını görmek için dahi
olmanıza gerek yoktu. Ah, aman Tanrım insanlar çıldırdı". Ertesi gün
program direktörü beni telefonla aradı ve "Dün gece sahnede kim vardı?
telefonlar kitlendi" dedi.
İLK ALBÜM'ün çıkması
(12 Ocak 1969 Amerika, 31 Mart 1969 İngiltere)
Led Zeppelin böyle bir başlangıçla Amerikayı feth ederken, daha önce kayıtlarını yapmış oldukları ve Ertegün ile rekor imzayla anlaştıkları albüm de çıktı.
Albüm Blues, Blues-Rock, Blues ve Rock parçalardan oluşuyordu.
Parça Listesi:
1- Good Times And Bad Times
Parça Listesi:
1- Good Times And Bad Times
2-Babe I'm Gonna Leave You
3-You Shook Me
4-Dazed And Confused
5-Your Time Is Gonna Come
6-Black Mountain Side
7-Communication Breakdown
Led
Zeppelin Amerikada fanomen haline geldirken, henüz kendi vatanı ve Avrupa'da o
kadar büyümemişti. Sonradan da hep sessiz ve derinden giden bir en büyük
olacaktı. Mesela kendi 70'li yıllarımızı hatırlıyorum. Bir Rolling Stones, bir
Pink Floyd kadar duymuyorduk onu. Bunun nedeni çok basitti: Grup menejerlerinin
uyguladığı bir politika nedeniyle asla dergi röportajı vermiyorlardı. Ve yine
aynı politika nedeniyle single çıkartmıyordu. Peter Grant'a göre grubu görmek
isteyen dergilerde değil, konserlerde gelip görecekti. Onu evinden dinlemek
isteyen single değil, "Long Play'in tümünü alacaktı.
İlk LP'nin çıkmasından 4 aydan daha kısa bir süre sonra plak şirketi Atlantik, grubu Christmas zamanı için yeni bir LP çıkarması için teklif götürdü. Nisan 1969'da grup tekrar Olympic Studios'a girdi ve ilk olarak "Whole Lotta Love"ı kaydetti. Bu parça grubun ilk ve daimi fenomen parçası olacaktı.
Grup yeni albüm çalışmalarını turlar, konserler arasında yollarda, otellerde tamamladı. Jimmy Page'in gözlerinin altı yorgunluktan morarmış, içtiği sigaraya sayısı normali çok aşar olmuştu. Yolculuklarda teypleri kıtadan kıtaya taşıyor ve Amerika'da stüdyo çalışmalarına devam ediyorlardı.
2.Albüm:
LED
ZEPPELIN II
(22 Ekim
1969'da Amerika'da, 31 Ocakta da İngiltere)
Şarkı
Listesi:
Whole
Lotta Love
The Lemon
Song
Heartbreaker
Living
Loving Maid (She's Just a Woman)
Moby Dick
Bu albümde "Thank You" ile Robert Plant Led Zeppelin'in şarkı sözü ana yazarlığına ilk geçişi yapmış oldu. Bundan sonra grubun hemen bütün parçalarının sözlerini o yazacaktı. Thank You'yu ise eşi için yazmıştı. Bu kadar konser, tur ve albüm koşturmacası sırasında anlayışlı davrandığı için.
Robert Plant o zamanlar için şöyle diyor: "Led Zeppelin II'den sonra bütün hayatımız değişti. Bu çok ani bir değişimdi ve bununla nasıl başa çıkacağımızı bilemiyorduk"
Robert Plant'ın 2017 röportajında ise: "Aslında bizim yaptığımız tek şey biraraya gelip eğlenmekti. O sırada seyirci de eğleniyordu. Sonra seyirci miktarı miktarı büyüdü, konser alanları giderek büyüdü ve biz giderek daha fazla eğlendik" demekte.
Eylül 1970'te Melody Maker 'da halk Led Zeppelin'i "Dünyanın En İyi Grubu" olarak oyladı ve böylece Beatles 'in aynı oylamadaki 8 yıllık saltanatına da son vermiş oldu. Grup 16 Eylül 1970'te Londra, Savoy Hotel'de düzenlenen bir tören ile ödülünü aldı.
Robert ve John Bonham BBC TV haberlerinde çıkarak başarıları üzerine konuştular. Programdaki yorumcu "İnsanlar artık imaja değil, gerçek müziğe oy verdiler" diye yorumladı. Bonzo "Çünkü çocuklar (dinleyecileri kastediyor) değişti, yeni bir çağ başladı ve müzik de ona göre değişti" diyor.
***
Üçüncü
Albüm
LED
ZEPPELIN III
(5 Ekim
1970)
Parça Listesi:
Immigrant Song
Friends
Celebration Day
Out on the Tiles
Gallows Pole
Tangerine Lyrics
Hats Off To (roy) Harpe
Kuruluşundan başlayarak 1,5 yıl içinde 2 albüm ve çok yoğun tur programlarında çok yoruklarını hisseden grup elemanları, 1970 Mayısında Amerika turu biter bitmez çok sakin bir tatil yapmak istedi. Bunun için de Robert ve Jimmy Galler'deki (Wales) doğanın ortasında, elektriği ve suyu bile olmayan bir kır evine karar verdiler ve ailelerini de alıp gittiler. İsmi Bron Yr Aur olan kır evi, Robert'in çocukluğunda ailesiyle tatil yaptığı bir evdi.
Bu dönemde artık Robert ve Jimmy 'nin ilişkisi kuvvetli hal almaya başladı, birbirlerini artık kişisel bazda iyice tanımaya başlayarak yakın bağ kurdular.
Robert ve Jimmy, kaldıkları bu Galler Keltlerine (Welsh Celts) ait çevrede, onlara ait mistik kültürden de epeyce etkilendiler ve bu albüm ve bundan sonraki albümler bu mistik kültürün izlerini taşıdı. Evde elektrik yoktu. Aslında dinlenmeye gittikleri bu evde, yeni parçalar için ilham buldular. Elektrik olmadığı için akustik gitar ile çalıştılar ve o nedenle de bu albümde parçaların büyük bir bölümü akustik oldu. Çevrenin sakinliği parçaların tonuna da yansıdı. Yoğun Hard Rock ve Blues ağırlıklı ilk iki albümden sonra Led Zeppelin'den hiç beklenmeyecek bir tarz idi bu. Progressive Rock sevdalıları da bu albümle birlikte Led Zeppelin dinleyicileri arasına katıldı. Kır evinden sonra, Jimmy ve Robert Hampshire'deki Headley Grange Malikanesi'nde grubun diğer elemanları Bonzo ve Jonesy ile yeni parçaları prova için buluştular. Hatta prova ile kalmayıp, bir mobil stüdyo ayarlayıp kayıt etmeye de başladılar. (Mobil stüdyo Rolling Stones'e aitti ve Mick Jegger'den kiraladılar). Kayıtlar akustiği harika olan bina içinde ve bahçede yapıldı.
Öte yandan, Immigrant Song, albümün ve grubun en çarpıcı parçalarından biri oldu. Bu parçaya ilham veren ise grubun, bir kültürel değişim programında hükümetin davetlisi olarak Iceland' a 22 Haziran 1970'te konser vermek üzere gittikleri zamanki gözlemleri ve duyguları idi. Robert Plant, Iceland halkının yakınlığından çok etkilenmiş ve Viking'leri konu alan bu şarkının sözlerini yazmıştı.
Iceland sonradan şarkı sözlerini t-shirtlere bastırdı:
"Biz
buz ve karlar diyarındanız.
***
4.
Albüm:
LED
ZEPPELIN IV
(8 Kasım
1971)
Bir 'STAIRWAY TO HEAVEN' doğuyor.
"And if you listen very hard
The tune will come to you at last
When all are one and one is all
To be a rock and not to roll"
"Ve eğer çok dikkatli dinlersen,
En sonunda anlayacaksın ki
Her şey BİR'dir ve BİR her şeydir.
Sağlam olmak, yuvarlanmamak için."
Led Zeppelin'in 37 Milyon ile en çok satışı olan bu albümün kayıtları Aralık 1970- Şubat 1971'de yine Headley Grange, Hampshire'da yapıldı. Kayıtlar malikanenin bahçesinde ve Özellikle Bonzo'nun davul kayıtları bina içindeki akustik merdiven boşluğunda yapıldı.
Stairway to Heaven da bu albümün kayıları sırasında doğdu. Grup Aralık 1970-Şubat 1971 sürecinde yine sıklıkla burada kaldı.
İşte bu malikanede, bir akşam Robert ve Jimmy yanmakta olan şöminenin başında otururken, Jimmy sonradan Stairway to Heaven olacak olan melodiyi tıngırdatmaya başladı. Robert sırtı duvara dayalı yerde oturuyordu."
"Melodiyi duyunca o temponun akışında parçanın ilk satırları geldi, önce ilk iki satırı geliştirdim, sonra dört satır, ve sonra yavaşca devam etti. Sanırım bu o yerin atmosferinden idi. Benden dışa taşan her şey. Galler’in o yönünü ortaya koymak istedim. Britanya’nın kırsal güzelliğini ve ücralığını. Bunu daha "Ramble On’da ve "That’s the Way" ‘da yapmıştım. Onlar da 22-23 yaşındaki bir çocuğun aynı bakış açısından gelmişti. Böyle, Stairway’de de doğa, doğal, eski, neredeyse hiç konuşulmayan Celtic (Kelt) referanslarını parçaya yansıtmak istedim." Jimmy Page "Yavaştan başlayıp kademe kademe yükselen ve sonunda da patlayan bir parça yapmak istedim. Aklımda melodi oluşmaya başlamıştı. O akşam şömine başında birkaç notasını çalıyordum. Robert de yanımda oturuyordu. Sonra birden ilk mısralarını söylemeye başladı. Robert Led Zeppelin'in müziğine söz yazaralığı ile muhteşem katkı yaptı her zaman. Bu parçada da öyle oldu" Stairway to Heaven Şimdi serin ve ıssız bir İngiltere akşamında, Headley Grange' de şömine başında gitar tıngırtadıp söz yazan ve dünyada en çok dinlenecek şarkıyı yaratmakta olan Robert ve Jimmy, bir kaç on yıl sonra o şarkının radyolarda o denli sık çalmasından o kadar sıkılacaklardı ki, para verip engelleyeceklerdi. Ama şimdilik bırakalım o dünyanın en güzel şarkılarından birini yaratadursunlar.
Parça
Listesi.
The
Bottle of Evermore
Stairway
to Heaven
Misty
Mountain Top
Four
Sticks
Going To
California
"Led Zeppelin IV, Led Zeppelin'i dünyanın her yerindeki evlere sokan albüm oldu. Albüm grubun Hard Rock ağırlıklı ikinci albümü ile Folk ağırlıklı üçüncü albümünün başarılı bir evliliği. Bu albüm onların stadyumları dolduran süperstar Rock statülerini doğruluyor. Stairway Heaven' de Robert Plant vokalde ve Jimmy Page gitarda mesleklerinin doruğuna çıkıyorlar. When The Levee Breaks'ta John Bonham "Bütün zamanların en kuvvetli davulunu temsil ediyor."
"And
if you listen very hard
The tune
will come to you at last
When all are one and one is all
To be a rock and not to roll"
"Ve
eğer iyice yoğunlaşıp dinlersen,
En sonunda o dalga boyu sana ulaşacak
Her şey BİR'dir ve BİR her şeydir
Sağlam olmak, yuvarlanmamak için"
*** Tam burada Stairway to Heaven' dinlemek isterseniz uzerine basın çalsın.
***
Grubun 4.
albümünün çıktığı 1971 ve 72 yılından görüntüler ve arada dinleyici
yorumları:
Grubun bir geleneği: Akustik parçaları (ki onlarda davul bulunmuyor) böyle oturarak söylüyorlardı. "Going to California" bunun en önde gelen örneği idi. (Jimmy'nin anlattığına göre, Konserlerden birinde akustik söylemek üzere böyle otururlar, parça biter, davul (Bonzo) külisten geri dönmez. Mecburen bir tane daha akustik söylerler. Bonzo yine yok. Bir tane daha... ve dördüncüden sonra Bonzo kulisten teşrif eder ve Led Zeppelin normal konserine devam edebilir)
Dinleyici yorumu: "Bu parçayı durmaksızın dinleyebilirim ve bıkamam. Ben gencim ve şimdiki radyolarda çalan ana akım müziğe katlanamıyorum. Eğer folk/akustik müzik dinlemek istiyorsam bunu dinliyorum. Sahici olanı." Going to California
“Tanrım, nasıl muhteşem bir şey bunlar, en iyi Rock sesi ve grubu”
“Onlar yaşamak için diğer bir neden”
“Çocuklar bakın, işte tanrılar”
“Ben 82 yaşındayım ve torunlarıma Stairway to Heaven” ı dinlemelerini söylüyorum. Bu parça nesillerden nesillere geçecek.
"Bütün zamanların en iyi parçası Stairway to Heaven. Sadece Rock olarak değil, bütün parçaların."
"Vurmalı gitar ve melodik davul Led Zeppelin tarafından geliştirildi
ve kimse daha iyisini yapamaz"
Anne babanız/büyük annebabanız bunlara sahipti, ya siz/biz neye sahibiz? Taylor Swift. Hadi hep beraber ağlayalım.
"Bir daha asla böyle bir grup olmayacak"
"Efsanevi müzik, şiirsel gitar çalış, kuvvetli davul ve tanrıların ilahi sözler"
"Kozmik..... Şiirsel.... En üst düzey. Zamanın ötesinde. Müziğin şahaseri. Yukarıda Beethoven ile beraber"
“Öyle sanıyorum ki, hiç biri bu dünyadan değil. Bizler için fazla iyiler.
"Davul akıl dışı...... gitar sanat eseri..... solist dehşetle şaşıtıcı.... bass ve klavye muhteşem!!!!! Led Zeppelin bütün zamanların en iyi grubu"
"Ne diyebilirim. En bütün zamanların ne şiirsel grubu."
30 Eylül 1972, Japonya röportajında Jimmy Page "Müziğimizin katagorize edilebileceği ya da etikenlendirilebileceği yönünde hissetmiyoruz. Çünkü o birçok tarz ve tipte müziği kapsamakta. Bziim yaptığımız müzikte muhteşem bir çeşitlilik vardır. Grubun her üyesinin hoşlandığı tarz müziğimize yansır. Grup olarak, müzik alanındaki her yerden etkilenerek, hangi alanların keşfedilip genişletileceğine dair çok yönlü bir fikir ediniriz" diyor. Dazed and Confused konser
5. Albüm:
HOUSES
OF THE HOLLY
(28 Mart
1973)
Parça
listesi:
The Song
Remains The Same
Rain Song
Over The
Hills And Far Away
The
Crunge
Dancing
Day
D'yer
Mak'er
No
Querter
The Ocean
Albüm Heavy Metal, Hard Rock, Blues Rock, Psychedelic Rock, Folk Rock parçalardan oluşmakta.
"The Ocean" grubun stadyum konserlerindeki onbinlerce kişinin görüntüsünü bir okyanusa benzetmesi ile yazıldı. Okyanusun gürlemesi seyirciden gelen alkış, ıslık ve seslenişler idi.
"Singing to an ocean, I can hear the ocean's roar"
(Bir okyanusa şarkı söylüyorum, okyanusun gürlemesini duyabiliyorum)
Albüm kayıtları Mayıs 1972'de Mick Jagger'in Stargroves'teki malikanesinde yapıldı. Çünkü o sırada Headley Grange müsait değildi. Malikanenin içi de akustik olarak çok idealdi.
Albümde yer alan Rain Song'un ilginç bir nedeni var. Bir gün bir sohbet sırasında George Harrison (Beatles) "Sizdeki tek problem hiç ballad (Bir hikaye anlatan romantik şarkı) yapmamanız" der. Bunun üzerine Jimmy Page de"Ona bir ballad vereceğim" der. Jimmy ve Robert kafa kafaya verip Rain Song'u yaparlar. Jimmy Page parçanın girişteki iki notasını Beatles'in George Harrison'a ait 'Something' parçasının notalarından yapar. Harrison'u saygıyla anmak olsun diye.
Robert de yıllar sonra Led Zeppelin parçaları içinde kendisinin en beğendiği vokalinin Rain Song'daki vokali olduğunu söyleyecektir.
Dinlemek isterseniz Rain Song'a basın dinleyin.
Albümün çıktığı 1973 yılı Led Zeppelin in 12 yıllık varlığının zirvesini temsil ediyor. Diğer gruplar konser turlarını artık onların turda olmadığı tarihlere göre ayarlamaktadır. Grup artık çılgın bir beğenin merkezine oturmuş, konserler, turlar, turlarda özel jetler, özel jette partiler, Limousin 'li karşılanmalar, Elvis Presley tarafından "Kim bu benden çok bilet satanlar" diye merak edilip suitine davet edilmeler, otel kapatmalar, otel odalarında, koridorlarında partiler, grupie'ler (Rock gruplarıyla turlarda birlikte seyahat edip, onlarla birlikte olmaya gönüllü kızlar). Yani grup meşhur Sex, Drug & Rock'n Roll çağının en önde gelen temsilcilerinden olmuştur. Zaman ruhu öyledir, çağ o çağdır.
Bir gün bir otelden çıkış yaptıkları sırada oda görevlisinin resepsiyon müdürüne arayıp heyecanla "Odada televizyon yok" dediği, müdürün "İngilizcesi çok azdı, başka bir şey mi demek istiyor diye odaya çıkıp baktım, gerçekten odalarda televizyonlar yoktu" diye anlattığı, durumun hesap kesmekte olan tur menejerine anlatıldığı, menejerin yüzünde gülümsemeyle "Aman Tanrım, yine mi pencereden atmışlar, kaç tane, toplam tutarı ne?" diye cüzdanından çıkartıp televizyonların ücretini ödediği, müdürün ayrıca "Bir insanın cüzdanında nasıl bu kadar para olur" diye de şaşırdığı zamanlar.
Dinleyici Yorumları:
"Onlar sadece kendilerine ait bir ligde idiler."
"İnsan nesli tarihindeki en muhteşem grup. Kimse yakınına bile yaklaşamayacak"
"Led Zeppelin'in sihiri şu ki, şiirsel hard rocktan folk'a kadar gidebilirler. Başka hiç bir grup böyle bir şey yapamadı."
"Led Zeppelin asla kötü bir parça yapmadı. Onların bir CD'sini alın, arabanıza atlayın ve keyfini çıkartın. Ve bu müziğe sahip olduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzu fark edin"
God- where would we be without Led Zeppelin?
“Davulcu inanılmaz. Jimmp Page’in gitar notalarının hiçbir tanesini kaçırmadı”
“Bu insan neslinin en iyi anlarından bir tanesi”
“Bu müzik değil, sihir”
“Ağlıyorum. Bu solo muhteşem ve hayat verici, çok güzel bir hikâye gibi.”
“12 yaşınsayım ve Led Zeppelin’den büyük bir ilham alıyorum. Müzikleri gerçek. Bugünlerde olanın tersine.”
Robert Plant'ın 70'lerde bütün Rock sevdalılarının oda duvarlarını süsleyen ikonik posteri. Kafeslerde geçici tutulan güvercinler Stairway to Heaven'dan sonra planlandığı gibi uçurulur. Uçup gitmeleri beklenirken, bir tanesi döner gelir, Robert'in eline konar. Fotoğrafçı da tamamen raslantı sonucu o 5 saniyelik duruşu fotoğraflar.
1973'te Tampa konsere katılan 58 800 kişi ile seyirci rekoru kırılmış idi
Seyirci yorumu: "Led
Zeppelin konserleri çok sihirli idi. Doğanın gücü gibiydiler. Son notayı
çaldıktan ve sahne boşaldıktan, ve konser alanını terk ettikten sonra bile
performanslarının yoğunluğunu hissetmeye devam ederdiniz"
***
6. Albüm:
Physical
Graffiti
(Double Albüm)
(24 Şubat
1975)
Bir "KASHMIR" doğuyor
Oh, let the sun beat down upon my face
Stars fill my dream
I'm a traveler of both time and space
To be where I have been
Oh, bırak güneş yüzüme vursun
Yıldızlar rüyalarımı doldursun
Ben zaman ve uzayda bir yolcuyum
Olduğum yere dönmek için
Parça
Listesi
Custard
Pie
The Rover
My Time
of Dying
Houses of
the Holy
Trampled
Under Foot
In the
Light
Bron-Yr-Aur
Down by
the Seaside
Ten Years
Gone
Night
Flight
Boogie
with Stu
Black
Country Woman
Sick
Again
Albüm Heavy Metal, Hard Rock, Rock'n Roll, Progressive Rock, Blues Rock, Folk Rock türlerinden oluşmakta idi. Bu albüm de 1974 bahar aylarınd Headley Grange içinde ve bahçesinde, mobil stüdyo aracılığı ile kaydedildi. Bu albümde Grubun en büyük imza parçalarından KASHMIR yer almaktaydı. KASHMIR, grubun en spiritual parçalarından biri idi.
Kashmir'in esinlenildiği yer, Robert ile Jimmy'nin 1973'te yaptığı kuzey Afrika yolculuğu sırasındaki Sahara çölündeki uzun yürüyüşleri idi.
Parçanın meşhur temposu da çölde atılan yürüyüş adımlarının temposu idi. Led Zeppelin Kashmir'i 1975'ten sonraki bütün konserlerinde çaldı. Robert parçayı çok sevmesinin nedenini sadece çok yoğun duygular vermesi değil aynı zamanda Heavy Metal olarak nitelendirilmeyen bir parçanın bu kadar yoğun duygular veriyor olması olduğunu açıkladı. Grup kendilerinin Heavy Metal grubu olarak nitelendirilmesinden hiç hoşlanmıyordu. Gelelim biraz parçanın "yoğun duygular veriyor olması" na. Doğrusu bunu Robert'ten de duyduğuma sevindim, çünkü, istisnasız her dinleyişimde, o duygu yoğunluğundan gözyaşlarımı tutamıyorum. Robert Plant da şöyle diyor "Bu parçanın sözlerini yazmak benim için inanılmaz bir meydan okuma idi. Çünkü şarkı çok kuvvetli idi. Çok iyi tanımlamak, soyutlamak ve yaşamın tümüyle bir macera olduğunu ve bir sürü aydınlanma anlarının olduğuna dair sözleri yerine çok iyi oturtmak gerektiriyordu. Ama hiç bir şey göründüğü gibi değil. Benim için çok zordu, çünkü şarkıyı söyleyemiyordum. O şarkı benden çok daha büyüktü. Bu doğru: Donakalıyordum, doğru, çok acı veriyordu, görünür şekilde göz yaşlarına boğuluyordum". (Böylece, Kashmir'i dinlerken donup kalmakta, acı duymakta ve göz yaşlarına boğulmakta yalnız olmadığımı gördüm. Bizzat şarkıyı yapanın ve söyleyenin kendisinin bu açıklamasıyla)
Led Zeppelin böyle bir double albüm yayınlamak için çok istekliydi çünkü bu, o zamanlar müzisyen olmanın bir gerekliliği idi. Bu albüm Beatles’in 'White Album', The Rolling Stones’in ‘Exile on Main Street', Bob Dylan’ın ‘Blonde on Blonde’ ve The Who’nun ‘Quadrophenia’ sını takip ederek çıktı.
Albüm yine Headley Grange'de kaydedildi. Jimmy Page dondurucu soğukluktaki evde bir odada kaldı diğerleri ise yakındaki bir küçük otelde kalmayı yeğlediler.
Aslında dışarıda kayıt yapmanın zor tarafları da yaşanmıştı. Bir keresinde Robert şarkı kaydetmeye çalışırken kızgın bir kaz sürüsünün saldırısına uğramıştı : )
"Bron-Yr-Aur"un tamamı Jimmy'nin akustik gitar solosu şeklinde. Jimmy'nin dediğine göre, Robertin bu parçaya söz yazacak zamanı olmamıştı.
***
1975 yılında kader ya da evren, bu muhteşem gidişe ilk virgünü koymak istedi. Son yaklaşıyordu, ama bu yavaş yavaş olacaktı.
Rodos'ta tatil yapmakta olan Robert Plant ve ailesi, 4 Ağustos 1975'te ciddi bir araba kazası geçirdi. Ailede herkesin durumu ciddi idi. İngiltere'den özel ambulans uçağı gönderildi. Robert Plant'ın vücudunda çok fazla kırık vardı ve bir sürü ameliyat geçirdi. Gazeteler, "hayatta kaldığı için şanslı" diye başlıklar attılar. Robert o sırada 27 yaşındaydı. Hepsi o yaşta ölen Rock starları (Jimi Hendrick, Janis Joplin, Jim Morrison) gibi 27'liler klubüne dahil olmasına ramak kalmıştı.
Robert 7 ay tekerlekli sandalyede kaldı. Led Zeppelin duramazdı : ) Bir süre sonra erteledikleri yeni albümün kayıtlarına başladılar. Robert Plant bu albümde şarkıları tekerlekli sandalyede söyledi. Jimmy Page o dönemde bütün grup elemanlarının acana Robert bir daha yürüyebilecek mi diye endişe duyduğunu söylüyor.
7.
Albüm:
PRESENCE
(31 Mart 1976)
Parça Listesi:
Achilles
Last Stand.
Royal
Orleans
Nobody's
Fault But Mine
Candy
Store Rock
Hots On
For Nowhere
Tea For
One
Amerika
turuna gidemedikleri için onun yerine Jimmy ve Robert Presence için oturup
çalışmışlar ve parçaları yapmışlar. Albüm Münihte Musicland Stüdyo'da
kaydedilmiş.
Robert "Achilles Last Stand" (Aşil in ayak bileği) ı kayıt ederken çok heyecanlanmış çünkü Aşil'in ayak bileği, malum, Truva destanına göre Aşil'in en zayıf yeri. Zaten sadece oradan vurularak öldürülebiliniyor. Kaza sırasında kırılmış olan kendi ayak bileğinin tekrar kırılır gibi olduğunu hissetmiş kayıt sırasında. Ayrıca bu parçanın sözleri Jimmy ile Robert'in yine kuzey Afrika yolculuklarının etkisiyle yazılmış. Fas'taki Atlas Dağları sözlere ilham vermiş.
Jimmy
Page'in söylediğine göre, kayıtlar sırasında hem mutlu hem gerginlermiş.
Hepsi "Acaba Robert bir daha kalkıp yürüyebilecek mi" endişesindelermiş.
Robert ayağa kalktı. Grup nihayet 1 Nisan 1977'de onları çok seven, hatta tam 35 yıl sonra "Bütün Zamanların En İyi Grubu" onur ödülününü başkanlarının elinden verecek olan Amerika turuna kaldığı yerden başladı. Ama, bu onları çok seven Amerika'ya SON turları olacaktı, hatta yarım kalacaktı, ama onların henüz bundan haberleri yoktu.
Amerika onları çok özlemişti. Ama 24 Temmuzdaki konserin Amarika'daki bütün zamanlarının en son konseri olacağından o konsere çıkarken de, sahneden inerken de haberleri yoktu.
Kritikler şöyle diyordu: "Uzun yoklukları burada da biletlerin satışa çıktıktan sonra 5 saat içinde tükenmesine neden olmuştu. Üstün başarı herhangi bir Led Zeppelin işi için alışılmadık bir durum değildi" Konsere katılanlardan onlarcasından birisinin yorumunu alabiliyorum buraya: "Bu katıldığım en iyi konserdi. Gercekten bir sihir gibiydi. Çok sonra öğrendim ki meğerse bu onların Amerika'da son konseri imiş. Turun bir sonraki durak New Orleans idi. 26 Haziran 1977'de grup otele giriş yapıyordu. Robert Plant'ın karısından bir telefon geldi. 5 Yaşındaki oğulları Karac ağır hasta idi ve hastaneye kaldırmışlardı.
Robert'in haberi alır almaz yıkıldığı ve yanında "Kardeşim kadar
yakın" dediği grubun davulcusu John Bonham'ka beraber ilk uçakla
eve döndüğü biliniyor ama o dönüş yolunda neler hissetmiş ve yaşamış
olabileceğini sadece tahmin edebiliriz.
Robert sonraki bir buçuk seneyi inzivada geçirdi. "Çocuğum ölmüştü ve istediğim tek şey ailemle birlikte olmaktı" "Her şeyi geride bırakmak istemiştim" diyor yıllar sonraki bir röportajda. Bu süreçte onu hiç yalnız bırakmayan, John Bonham idi. Ocak 1979'da bir oğlu daha oldu. Logan Romeo. Jimmy Page bir gün Robert'in kapısına kararlı bir şekilde dayandı "Sensiz Led Zeppelin bir hiç, dön hadi" diyerek. Robert ikna olmuştu. Böylece grup her şeye ve yeni albüm çalışmalarına yeniden başladı.
***
8.
Albüm
In
Through the Out Door
(15
Ağustos 1979)
Parça Listesi
In The
Evening
South
Bound Saurez,
Fool
In The Rain
Hot
Dog,
Carouselambra,
All
My Love,
I'm
Gonna Crowl
Albüm Rock,
Hard rock, Heavy metal, Rock and roll, Blues rock, Progressive rock olarak
hazırlandı. Kayıtlar ABBA'nın çağırısı üzerine onların Stockholm' daki Polar
Stüdyoda, Kasım 1978'de üç haftada yapıldı.
"All My Love" ın sözlerini Robert ölen oğlu Karac'a yazmıştı.
1979 Avrupa turundan görüntüler:
Toplam 18 konser ile, 7 Temmuz 1980'de Avrupa turlarını tamamladılar. Artık 2 yıl zorunlu aradan sonra Amerika'da başlayacakları turları için prova yapıyorlardı. Yeni ışık gösteri sistemleri almışlardı. Stadyumlarda yepyeni uygulamalar yapacaklardı. Hepsi çok heyecanlıydı. Amerika İngiliz Rock Tanrılarını çok özlemişti ve sabırsızlıkla bekliyordu. Biletler işık hızıyla tükenmişti. Onlar da birkaç gün sonra gidecek idi.
O 24 Eylül 1980 günü, Jimmy Page'in nin Windsor malikanesinde yine prova için bir araya gelmişlerdi. Bonzo, günün erken saatlerinden itibaren içmeye başlamıştı. Sonra geç bir saatte neredeyse baygın bir durumda onu yatağa götürdüler. 25 Eylül 1980 sabahı, Jimmy Page'in asistanı uyandırmaya gittiğinde, Bonzo ölmüştü.
***
Geride kalanlar için hayat durdu, dondu. Hem en iyi dostlarından birini kaybetmişlerdi hem de Led Zeppelin sihiri bir daha geri gelemeyecek şekilde bozulmuştu.
4 Aralık 1980
"Bilinmesini
dileriz ki, çok değerli arkadaşımızın kaybı ve onun ailesine duyduğumuz derin
saygının yanı sıra, bizim ve menejerimiz tarafından derin olarak hissedilen
uyum bölünmezliği duygusu, bizi olduğumuz haliyle devam edemeyeceğimiz
kararına götürdü."
LED
ZEPPELIN
***
|
Kaynaklardan bir bölümü:
http://www.rockapedia.com/biography/jimmy-page/1944%E2%80%931968-early-life
https://www.youtube.com/watch?v=HEzSDK747yc&t=2701s (92Y Plus Youtube channel)
https://www.youtube.com/watch?v=WZQ8oSuq4Kg&t=69s (Guardian Members Youtube channel)
https://www.youtube.com/watch?v=4ISLm_4qEuA (House Of Strombo)
http://www.ledzeppelin.com/event/august-8-1975
https://www.jambase.com/article/led-zeppelin-drummer-john-bonham-honored-statue-hometown
http://rockandrollgarage.com/jimmy-page-explains-ended-playing-guitar-violin-bow/
https://www.loudersound.com/features/25-things-you-didn-t-know-about-led-zeppelin-iii
http://www.bbc.co.uk/wales/music/sites/history/pages/led-zeppelin-bron-yr-aur.shtml
http://en.citizendium.org/wiki/Led_Zeppelin_III
https://www.theguardian.com/music/2014/may/26/jimmy-page-robert-plant-how-we-made-led-zeppelin-iii
https://www.rollingstone.com/music/music-lists/100-greatest-guitarists-153675/jimmy-page-38569/
https://www.dailymail.co.uk/tvshowbiz/article-500903/The-singer-turned-Led-Zeppelin-recommended-Robert-Plant.html
https://ultimateclassicrock.com/led-zeppelin-physical-graffiti-recording/
https://www.jambase.com/article/led-zeppelin-drummer-john-bonham-honored-statue-hometown
http://rockandrollgarage.com/jimmy-page-explains-ended-playing-guitar-violin-bow/
https://www.loudersound.com/features/25-things-you-didn-t-know-about-led-zeppelin-iii
http://www.bbc.co.uk/wales/music/sites/history/pages/led-zeppelin-bron-yr-aur.shtml
http://en.citizendium.org/wiki/Led_Zeppelin_III
https://www.theguardian.com/music/2014/may/26/jimmy-page-robert-plant-how-we-made-led-zeppelin-iii
https://www.rollingstone.com/music/music-lists/100-greatest-guitarists-153675/jimmy-page-38569/
https://www.dailymail.co.uk/tvshowbiz/article-500903/The-singer-turned-Led-Zeppelin-recommended-Robert-Plant.html
https://ultimateclassicrock.com/led-zeppelin-physical-graffiti-recording/
nefis bir yazı, teşekkürler.
YanıtlaSil