Bu Blogda Ara

30 Haziran 2018 Cumartesi

ROCK ÇAĞI: Nasıl Başladı?

Aşağıdaki yazı The Who grubunun solisti Roger Daltrey'in bir röportajında okuduğum bir sözünden hareketle tarafımca bir araştırma- inceleme yapılarak hazırlanmıştır. 
Bu yazı için onlarca makale, röportaj, anı, yorum okudum, kanallardan onlarca sohbet izledim ve bunlardan not aldım, ansiklopediler karıştırdım. İlgili kişilerin kişisel sosyal medya hesaplarını, zaten takipteydim, tekrar inceledim. Her kaynaktaki bilgiyi diğer kaynaklarla karşılaştırdım. Her birinin tercümesi ve bilgi ayıklanması, uygun sıraya konması, editing i, fotoğraf seçimi, ilgili parçaların bulunup konması tarafımca yapıldı. İlginç detayları kattım.
Ortaya "Rock nasıl doğdu, sound nasıl oluştu ve onu yaratanlar şimdi ne yapıyorlar" sorusunun meraklısına ilginç bir anlatımı çıktı. 
Keyifli okumalar dilerim. 
Not: (Renkli alanlara tıklattığınızda ilgili parçayı dinleyebilir ya da kişi ise onunla ilgili bilgiyi alabilirsiniz) 

*İçerik ve akış tamamen bana aittir, kaynak verilmeden kullanılmaması rica olunur. 

*************


"Aklımızı başımızdan alanlar; Geldiler, kaldılar, büyüdüler, yaşamımızın fon müziği haline geldiler”
*

******
Rock 'u yaratıp büyüten ve hala devam ettiren efsane Rock'çular için, artık hepsi 70-80 yaş aralığında olması nedeniyle düşünmekten itinayla kaçındığım şeyi, efsanevi Rock Grubu The Who’nun efsanevi solisti Roger Daltrey geçenlerde dillendiriverdi: “Artık sona yakınız”. (The Telegraph, 31 Mayıs 2018) 

Daltrey'in grubu The Who, 1965'te "ROCK ÇAĞI"nı The Rolling Stones'in hemen arkasından, neredeyse onunla beraber başlatan grup idi. Arkalarından da onlarca grup devam edip kutsal 70'leri hep birlikte yarattılar. O zamandan beri de sahnedeler. 
Roger Daltrey (The Who)
Şimdi, 74 yaşındaki Roger Daltrey otobiyografisini yazma sürecinden söz ederken “Yazmak ilginçti ama çok da sancılıydı çünkü sonun yakın olduğunu görmeme neden oldu” diyor. 
18 Ekim'de kitapçılarda
The Who birkaç yıldır sürdürdüğü "Veda" olarak da nitelendirilen turnelerde uzatmalarda şu an.  Roger de bu turneleri “Uzun bir veda” olarak adlandırıyor. “Eminim RollingStones da aynı ruh halinde. Realist olmak zorundayız. Gelecek yıl her şey bitebilir, ya da bir sonraki yıl. Babama bakarsak, dört yıl önce ölmüş olmam gerekiyordu.”

*************

Peki Rock Tanrıları 1960'larda o çağı nasıl başlattılar? 
Kimler başlattı? 
İlhamları ne idi? 
O zamandan beri de sahnedeler. Şimdilerde ne yapıyorlar?


**********


ROCK ERA”, Rock Çağı, 1970’leri kutsal kılmış ve gezegenin belki de en heyecanlı dönemini yaşatmıştı. 


1954 Elvis Presley 
1960'ta The Beatles
1961'de The Beach Boys
1962'de The Rolling Stones, The Animals, The Hollies
1963'te The Yardbirds
1964'te The Who, The Moody Blues, The Byrds, The Kinks, 
The Velvet Underground
1965'te Pink Floyd, Small Faces, Grateful Dead, Jefferson Airplane (The Doors 1965
1966'da Cream, Santana 
1967'de Jethro Tull, GenesisProcol Harum, Fleetwood Mac, David Bowie, Creedence Clearwater Revival, Chicago, Heart 
1968'de Led Zeppelin, Deep Purple, Black Sabbath, King Crimson, Yes, Free, Rush
1969'da Uriah Heep, Supertramp, The Allman Brothers BandGrand Funk Railroad, Elton John, ZZ Top 
1970 Aerosmith 
1971 Eagles
1972'de Van Halen.
1973 Kiss
1970'te Queen
1973'te AC/DC (Australia) 
1975'te The Alan Parsons Project  
1976 Foreigner
1977'de Police 



Peki şimdi hepsi 70-80 yaşlarında olan bütün Rock Tanrılarını,  Rock’un gelecekteki yaratıcılarını 1950’lerde büyüme yaşlarındayken etkileyen neydi de onun peşinden gidip önce Rock’n Roll u sonra da Rock’u yaratmışlardı? 

Elbette 50'lerde büyüme çağlarındayken duydukları ve çarpıldıkları BLUES.

BLUES ise, ABD’de, Güneyde, 19. yüzyılda pamuk ve sebze tarlalarında çalışan Afrikalı kölelerin, ağır çalışma koşullarına katlanmak için ağıt olarak söyledikleri kendi folk müzikleri idi. 
Rock'un büyük anne ve babaları
Bu Afrika folk müziğini geliştirip bilinen blues formuna getiren kişi, sonradan “Blues’un babası” olarak anılacak olan William Christopher Handy (1873 – 1958) idi. W.C Handy kölelerin yoğun olarak bulunduğu pamuk tarlalarının olduğu yörelerde uzun süre gezmiş ve onların bu Folk müziğini  Memphis, Tennessee’de bir kampanya için hazırladığı şarkıya adepte etmiş, sonradan “Memphis Blues” adı ile 1912 yılında ilk Blues motifleri plak da olarak basılmıştı.  Daha sonra tam olarak Blues parçası kabul edilen ise 1920’de Mamie Smith’ten ‘Crazy Blues’ olacaktı.

Blues’un kökeni ve yayılmasında Memphis kadar önemli diğer bölge de Mississippi. Blues'un ilk ilahları Muddy Waters (1913-1983), Robert Johnson (1911-1938), B.B King (1925-2015), Howling Wolf (1910-1976),  John Lee Hooker (1917-2001) da Mississippi’li. (Big Bill Broonzy? ) (Sonny Boy Williamson ? ) (Memphis Slim ) (James Cotton) 
Buddy Guy
  
Blues 1940 lı yıllara gelince R&B (Ritm and Blues) a da dönüşmeye başlamış. Yani, ritm artmış, Rock’un Roll'un ilk sinyallerini veren tempo artışı ve en önemlisi Rock'n Roll tanımında kullanılan “ısrarlı/sürekli davul” da denilen, güçlü vuruş girmiş devreye. Önemli R&B sanatçılarından bazılar  Ray Charles, Ruth Brown, B.B King.

İngiltere’den çıkan ve sonradan Rock Tanrıları olarak anılacak gençlerin 1950’li yıllardaki büyüme çağlarında, savaş yeni sona ermişti (1945'te), Ingiltere kendini toplamakla meşguldu. O yılların çok süslü olmayan İngiltere'sinde gençler karşı kıyılardan gelen bir esinti ile canlanmıştı: Blues. Yani aslında Blues ile pişmişler. Kendi gençliklerindeki müzik zevklerini anlatırken Amerikan Blues, Nashville, Memphis, Tennessee,  Mississippi müziği kelimeleri bol miktarda telaffuz etmekteler. Bu gençlerden meraklı olanlardan da kimisi o Blues sanatçıları gibi çalmak içi gitarı eline almış, kimisi de onlar gibi söylemek istemiş.

Pink Floyd’dan The Who’ya, Rolling Stones’den Led Zeppelin’e kadar bütün grupların ilk çıkışları koyu Blues motifleri ile.

-"1950 li yıllarda, birden bire, ne oldu da genç İngiliz müzisyenler neden aynı anda Blues’u keşfetti, hayran oldu ve çalmaya başladı?” diye bir röportajda sorulduğunda;

-Mick Jagger (Rolling Stones) “O dönemde Amerikan Blues sanatçıları İngiltere'yi çok fazla ziyaret etmeye başlamışlardı ve sadece bir TV kanalı vardı. Bu kanal devamlı o Blues sanatçılarını çalıyordu. Ben de ilk kez TV’de gördüm, çok değişikti. Pop şarkıcılarından çok farklı idi” diye yanıt veriyor.

-Keith Richards (Rolling Stones) “Aslında olay,  Blues’un müthiş cazibesi idi. Çok cazipti ve bütün dünyaya yayıldı. Asıl kökeni Afrika idi. Ve bu müziği beğenenler birbirini bulup birbirlerine kitlendiler”. Mick ile kendisinin de bu sayede müzik bağı kurduğunu belirtiyor. “Bir gün mahalle arkadaşı Mick’i gördüğünde onun kucağında ‘Best of Muddy Waters’ ve Chuck Berry taşıdığını anlatıyor gülerek. “Nereden buldun bunları” diye sordum. (Burada sonradan ilk Hard Rock parçasını yapıp, ROCK ÇAĞI’nı başlatacak Rolling Stones’un doğuşundan bahsediyoruz bu vesile ile) “mail order” ile almış Mick Jagger, yanıt olarak : ) .  “İkimiz de aynı şeyin cazibesine kapılmıştık” diye devam ediyor Keith. 
Keith Richards-Mick Jagger
Geleceğin Rock yaratıcılarının
Blues kardeşliği zamanları
Başka bir röportajda Mick Jagger: “Keith ile ilkokul çağından beri tanışıyorduk. Gerçi çok samimi değildik. Annelerimiz arkadaş idi. Bir gün o sıralarda İngiltere’de bulunması imkansız plaklar kucağımdayken tren istasyonunda karşılaştık. (Bu karşılaşmadan Rolling Stones doğuyor) O da çok ilgileniyormuş Blues ile. “Hadi beraber dinleyelim” dedik. İşte her şey gerçekten de böyle başladı. Onun ailesi müziğe karşı hoşgörülü idi, benimkiler değil. Dolayısıyla sık sık onlarda bir araya gelip bu Blues sanatçılarını dinledik. Bir gün Keith gitar almış. “Bak ben aslında çalıyorum da” deyip müziğe eşlik etmeye başladı. Ben de “Bak ben de söyleyebilirim” dedim ve söylemeye başladım. Artık dinlemekten öte, buluştukça çalmaya, söylemeye başladık”. Sonra cumartesi geceleri değişik gruplarla küçük kulüplerde çalmaya başladık. Eğer bir teklif alırsak hemen giderdik.  

İşte Rolling Stones i ve sonrasında 1960'larda yeni grupları doğuran bu İngiliz gençlerinin Blues merakı idi. Ve Blues temsilcilerinden en fazla da Muddy Waters’dan etkilenmişler. Çünkü Muddy, 1943 yılında Blues’e elektronik gitar katmıştı. (Ki bu ayrıntıdan sonra bu türe “Chicago Blues”, Muddy’ye de  Chicago Blues’in babası denildi)

Muddy Waters (1913-83)
Elektronik Gitar'ı geliştiren
Gençleri bu denli etkileyen elektronik gitarı Blues çalarken katmasının nedeni de, yeni taşındığı Chicago’da, çaldığı yere yakın olan kulüplerin gürültüsünü bastırma arayışı idi. Onun tamamen bu kendi müziğinin sesini duyurma ihtiyacından çıkan ses sonunda kalın tiz tonlar olarak müziğin ilerideki gelişimine yön verdi. Rolling Stones'den başlayarak gruplar bu sesi kullandılar.

Bob Dylan ondan esinlenerek parçalarına elektronik gitarı kattı ve bambaşka bir yöne gitti.

Jimi Hendrix Muddy Waters’in yöntemini kendi müziğinde uyguladı. “Küçük bir çocukken Muddy Waters’in eski kayıtlarından birini dinledim ve bu beni çok ürküttü. Çünkü bütün o derin melodileri duydum. Aman Tanrım, dedim, bu da nesi böyle?”

Mick Jagger ve Keith Richards da yeni kuracakları grubun adını Muddy Waters’in 1950’de çıkardığı “Rollin’Stone” isimli şarkısından alarak koyacaklardı. Ve hatta yıllar sonra 1981'de konser için gittikleri Chicago'da Muddy Water's in çaldığı kulübe gidecekler ve o ilk gençliklerinde kendi ilahları gözüyle baktıkları, plaklarını "mail order"la isteyip kucaklarında taşıdıkları sanatçıya sahnede eşlik edebileceklerdi.  İlgili videoyu buraya bırakıyorum. Aynı gece, sonradan sahneye Buddy Guy'ın da katılmasıyla oluşan şenliğin videosunu da şuraya bırakıyorum. Tıklayarak Blues şenliğine katılabilirsiniz) 


Buddy Guy
Chicago Blues'un ilahlarından bir diğeri de, neredeyse bütün efsane rock gitaristlerin onu dinleyerek bir çeşit eğitim aldıkları Buddy Guy (1936-) idi. Eric Clapton "Her şeyimizi ona borçluyuz" demektedir. 

Buddy Guy, kendi ülkesinde Blues'i tanrı boyutunda icra ederken, İngiltere'de daha çok tanınmakta ve takdir edilmektedir. İngiletere'de bir nesil neredeyse onunla müziğini şekillendirmektedir. Ve bu şekillenmeden örneğin bir Rolling Stones doğmuştur. 2012'de kendisiyle yapılan bir röportajda "Rolling Stones'i nasıl buluyorsunuz" sorusuna "Onlara çok şey borçluyuz. Bizlerin ve Blues'un ülkemizde, Amerikada tanınmasını sağladılar" diye cevap vermektedir. 

Yani, bir İngiliz grup olan Rolling Stones, 1950'lerdeki İngiltere'deki Blues dalgası ve kendi Blues meraklarından dolayı, Amerikalı Buddy Guy'ın Amerika'da 1960'larda tanınmasını sağlamıştı. 

Robert Johnson (1911-1938)
Led Zeppelin’in Robert Plant’ı da 1950’lerde büyürken Blues’un etkisine girenlerden. “14 yaşımdayken Robert Johnson kalbimi çaldı. İngiliz müzisyenlerin onun yanına bile yaklaştığını söylemek saçma olur çünkü bu müzik  Afrika’lı ve İngiltere’de hiçbir temeli yok. Biz sadece o müziğin rengi ile harekete geçtik, duyduğumuz şey çok davetkâr, acılı ve dokunaklı idi. Muhtemelen bestelerimize makyaj yapmak, bir boşluğu kapatmak, duygusal bir çıkış yolu için ihtiyacımız olan bir şey idi”. Plant 60’ların Birmingham'ındaki Blues etkinliklerini hatırlıyor “Gençler hafta sonunda etrafta ellerinde Kafka, Camus ve Sartre kitaplarıyla oturur, Big Joe Williams, Son House, Bukka White dinlerlerdi. Bu müzik, genç İngiliz çocukları için nereden geldiğini kavrama şansları olmayan, başka bir dünyadan gelen ziyaretçiler gibiydi”. “Öyle sanıyorum ki Muddy Waters, Howling Wolf da (Diğer bir Mississipi Blues sanatçısı)  da bayağı şaşırmışlardır, çünkü Amerika’da kabul görmedikleri anlar oldu ama bizim tarafımızdan tümüyle sahiplenildiler.” Plant, Led Zeppelin’in 1968’de yayınlanan ilk albümlerinde çok göze çarpan ve çok başarılı Blues motifleri olduğunu belirtiyor. “Hepimiz ruhsal coşkulu ve açık fikirliydik. Ortaya ne değerde bir şey koyduğumuzu bilmiyorduk ama çok heyecanlı olduğumuzu biliyorduk.  O zamanki performansımızı dinliyorum, nasıl kaydettik bunları diyorum.”

The Who, 1964'te kurulduğunda müziği Blues temaları ağırlıklıydı. 

Pink Floyd’un David Gilmour’u müzik yaşamına bir Blues hayranı olarak başladığını söylüyor.

BLUES’tan ROCK & ROLL’a GEÇİŞ

“Blues bir gayrimeşru bebek sahibi oldu ve adı da Rock’n Roll kondu” –Little Richard-

1949 ve 54 yılları arasında müzisyenler Blues’a, yeni motifler katmaya, tempoyu da hızlandırmaya başladılar. Bu motifler ağırlıklı olarak Gospel (İncil ya da Kilise Müziği de deniyor) ve Amerikan folk müziği idi. Ayrıca “sürekli davul vuruşu” ve “elektronik gitar” da öne çıktı ve yeni müzik akımının karakteristiğini oluşturdu. 

Blues gibi Rock’n Roll da Amerika’da Memphis, Tennessee ve Mississippi civarında doğdu.

Özellikle Memphis önce Blues, arkasından onun haylaz çocuğu Rock'n Roll 'un yerlşerip büyüdüğü ana yurtlarından. Hatta 1950'de Memphis'de kurulan kayıt stüdyosu "SUN STUDIO", Blues ve Rock'n Roll tarihinin bir başrol oyuncusu. Önde gelen Rock'n Roll ve Blues sanatçılarına yuva olmuş.  Sonradan da Rock çağında İngiltere'den Amerika'ya yolu düşen Rock grupları da stüdyoyu kutsal bir mekan gibi ziyaret etmişler. Stüdyo kendini şöyle tanımlıyor "Legendary birthplace of rock and roll in Memphis" (Rock and Roll'un Memphis'teki efsanevi doğum yeri) 
Sun Studio, Memphis
Rocker'lerin Kabe'si
Mesela 'Rock'n Roll'un doğum yeri' sıfatıyla Memphis Belediye Başkanı 1970 yılındaki konser ziyaretleri sırasında Led Zeppelin'e Rock'n Roll'a olan muhteşem katkıları ve başarıları nedeniyle şehrin anahtarını ve onursal hemşeriliğini vermiş. Yani, Blues'un ve Rock'n Roll un bu derece evi, Memphis.

Elvis Presley (1935-1977)
Mississippi doğumlu Elvis Presley Blues ve Kilise Müziği birleşimini yayan ilk önemli kişilerden. Hatta ilk müziğe başlaması Kilise müziği ile. Hatta şöhretinin zirvesindeyken de yoğun konser, turne programlarında dinlenmek için Kilise Müziği söyler ya da dinlermiş. Rock’n Roll’u müzik türü olarak ilk yayanın, 1954’te müzik yaşamına başlayan Elvis olduğu bilgisi bazı kaynaklarda yer alır ama işin esası Elvis Presley’in yanı sıra aslında hepsi daha önce Blues sanatçısı olarak çıkmış olan Fats Domino, Carl Perkins, Bo Diddley, Jackie Brenston and his Delta Cats, Jerry Lee Lewis, Buddy Holly ve en önemlilerden ikisi de Little Richard ve Chuck Berry.


Blues yavaş yavaş Ritm&Blues ve oradan da henüz adı konmamış Rock’n Roll’a dönerken, ilk kez, bir disk jokey, Alan Freed (1921-1965) bu müzik için 1954 yılında kendi programlarında “Rock and Roll” adını uygun bularak kullanmaya başlar. 
Alan Freed ve Danslı Partiler
Rock'n Roll 'un isim babası
“Rock and Roll” un esas anlamı, siyahi çevrede argo olarak, seks yapmak imiş.  Freed radyoculuktan ileri giderek Rock’n Roll adını verdiği danslı partiler de düzenlemeye başlar. Freed bu partileri onlu yaş gençlerin dans etmesi için düzenlemektedir. Bu arada bu partiler nedeniyle “toplantılarla gençleri suça teşvik ettiği” iddiasıyla Freed’e karşı büyük tepkiler doğmaya başlar. Aileler, Kilise liderleri, basın bu müziğin müstehcen olduğunu (Rock'n Roll'un malum anlamından doları) ileri sürer ve birçok radyoda çalınması yasaklanır.

Ama ne Freed ne de Rock’n Roll durdurulabilecektir.

Rock’n Roll'un ilk önemli kaydının da 1951’de - Jackie Brenston and his Delta Cats’danRocket 88” olduğu konusunda müzik otoriteleri neredeyse fikir birliğindeler.

Bu parçanın Rock’n Roll dünyasına getirdiği çok büyük katkı ise “BULANIK SES” idi. Çünkü parçanın kaydı sırasında getirilen gitaristin hoparlörü yırtık imiş ve yapımcı Sam Phillips (Birkaç yıl sonra Elvis'i keşfedecekti) o yırtığı ambalaj kâğıdı ile kapatmış. Beklenmeyen sonuç, şarkının ham havasını şekillendiren BULANIK bir SES imiş ve Chuck Berry'den Rolling Stones'e kadar Rock dünyasının gitar tonu için kullanacakları ses böylece doğmuş.

İlk Rock’N Roll parçası olarak diğer adı geçenler: (Ben “erken hasat Rock’n Roll” diyorum)
                -“That’sAll Right, Mama” – Arthur “Big Boy” Crudup (1946).
Ayrıca bu parça sonradan 1954’te Elvis Presley’in ilk plağı olarak çıkar. Daha sonra Crudup da RockN’ Roll un babası olarak anılmaya başlar.

                -“GoodRockin’ Tonight” – Wynonie Harris (1948)
Bu parçayı da yine genç Elvis 1954’te kendi versiyonu ile plak yapar. Aynı zamanda Elvis, Harris’in sahne hareketlerini birebir uygular –kalça hareketleri, dudak bükme ve -İncil’e dair olduğu söylenen- kol ve el sallamaları.  Bunların hepsi onun meşhur sahne karakteristiğini oluşturur.

(Bu iki parçada geçen “Rock, Rocking kelimeleri, müzik türüne gönderme değil, çünkü daha adı konmamıştı,6 yıl sonra konacaktı. Burada argo anlamıyla geçmekte. Amerikan siyahiler Rock’N Roll ‘u malum, seks yapma anlamında kullanmaktalardı ve bu yüzden bu müzik tutucu çevrelerden büyük tepki görüyordu)

Bu parça “ırk müziği” listelerinden, ulusal listelere geçen ilk parçalardan biri imiş. (Amerika'da o zamanlar müzik listeleri "Beyaz Müziği" ve "Irk Müziği" olarak ayrılmaktaymış) 

Geleceğin Rock Tanrıları, 50’lerdeki yetişme çağlarında Blues’tan sonra, Elvis’in tarzından ve çokça da Little Richard ve Chuck Berry’den etkilenmişler.

Little Richard (1932- )
Smokey Robinson: " Little Richard Rock’n Roll’un başlangıcıdır.” diyor.


Rolling Stone’s in gitaristi Keith Richards: Little Richard’la ilk kez sahneyi paylaştığımızda kendimizi dünyanın zirvesinde sandık. Müzik yaşamımda yaşadığım en büyük heyecan idi. Hayatımın en büyük heyecanı Little Richard ile aynı sahneyi paylaşmak idi.


Mick Jagger : Dinleyicilerden çok büyük beğeni aldığını duymuştum ama abartılıyor sanıyordum. Ama tümüyle gerçek imiş. Chuck Berry ve Bo Diddley benim favorim idi ama Little Richard Rock’N Roll’u  yaratan ve benim idolüm. Şarkı söylemeyi Chuck Berry gibi Blues sanatçılarından öğrendim. Ama sahneye çıktığımda olabildiğimce iyi olmaya çalışırdım, çünkü bilirdim ki Little Richard beni izliyor".

Elvis Presley:  Little Richard için “Müziğin bana ilham veriyor, sen en muhteşem olansın”. (1969) demiş, ayrıca çok hayranı olduğu Chuck Berry’nin birçok parçasını da plak haline getirmiş.
Chuck Berry (1926-2017)
John Lennon: “Elvis benim yaşamımda dinden de önemliydi. Sonra okulda biri geldi, Little Richard diye birinin Elvis’ten iyi olduğunu söyledi. Dinledim. Öyle muhteşemdi ki, bir süre konuşamadım. Elvis’i terk etmek istemedim ama bu çok daha iyiydi. Sonra biri geldi “Bu şarkıcı zenci” dedi. Zencilerin şarkı söylediklerini bilmiyordum. Yani, Elvis beyaz, Little Richard siyah idi. Bu beni kurtarıyordu. “Şükürler olsun Tanrım, aralarında bir farklılık var” dedim”. (1970 röportajı) . Ayrıca Chuck Berry için: “Eğer Rock’N Roll’a başka bir isim vermeye çalışırsanız bu ‘Chuck Berry’ olabilir” demiş.

Jimi Hendrix: “Little Richard’ın sesi ile yaptığını ben gitarımla yapmak istiyorum. (1966)

Bob Dylan: Chuck Berry Rock and Roll ‘un Shakespeare’idir.

David Bowie: Little Richard’ın bir plağını satın alıp dinledikten sonra bir saksafon satın aldım ve müzik işine adım attım. Little Richard benim ilham kaynağım idi.

James Brown: "Little Richard benim idolüm" 

Janis Joplin: "Little Richard’ı görmek için her yere gidebilirim” 


Rock'n Roll Çağı 1950 ortalarında böyle başlamıştı. 1960 başlarında iyice yayılır olmuştu. 


The Beatles
6 Temmuz 1957'de John Lennon ve Paul McCartney tanıştılar. John 16, Paul 15 yaşındaydı. John o sıradaki Quarrymen isimli grubu ile kilisenin bahçesinde sahne almak üzereydi üzereydi. Gruptan biri Paul'u davet etmişti. Biraz sohbetten sonra Paul John'a gitarı nasıl akort edeceğini gösterdi. Sonra birkaç klasik rock'n roll parçası çaldı, Little Richard ve Gene Vincent'ten, ne kadar kapasiteli olduğunu göstermek için. Sonra grup kendi gösterisine başladı. Paul John'un çok iyi bir şarkıcı düşündü. Konserden sonra hep beraber Bir puba gittiler. Bütün grup Paul'un müzik bilgisinden çok etkilendi ve gruba dahil olmasını teklif ettiler, John'un bu kadar kuvvetli bir figürü gruba almak konusundaki tereddüdüne rağmen. Bir yıl sonra George Harrison gruba katıldı. 1959 başlarına kadar dönemde grubun diğer bütün gerçek elemanları ayrıldı, üçü kaldılar. Bir yıl içinde bir üye daha, bir davulcu alarak isimlerini Beatles olarak değiştirdiler. Gerisini biliyorsunuz.

Mick Jagger de o dönemi şöyle anlatıyor: "Sahnede çok deli şeyler yapardım. Dizlerimin üzerine çöker, yuvarlanırdım. Ailem hiç hoş karşılamazdı. Bunları alt-sınıf insanları yapardı. Rock and Roll şarkıcıları hep eğitimsiz insanlardı. Elvis’i görmüştüm ve ben de yapabilirim diyordum. Sonra ‘Record Mirror’ isimli dergide fotoğraflarımız çıktı. Bu bizim için inanılmaz heyecanlı bir olaydı. İşte sonra kendimizi Richmond’ta (Londra) bir kulüpte bulduk. Derken müzik dergilerinden ulusal basına, ulusal TV’ye geçtik. Sadece 1 sonra 2 kanalın olduğu ülkede herkes bizi gördü. Artık sokaklarda ve dükkânlarda herkes bizi tanıyordu. Bu harika bir duyguydu.”

Rolling Stones (1963) 
Raportörün Keith e sorduğu “Sonra grup ilk kurulduğunda amacınız neydi” sorusuna “Londra’da bir kulüpte daha önce hiç duyulmamış bu müziği çalmak istiyorduk” diyor. “Grubu kurup kulüplerde çıkmaya başladığımızda Çok idealist 17-19 yaşlarında gençlerdik, sanki bu bizim bir misyonumuzdu” diyor.


Mick devam ediyor 1963’te, “Thank Your Lucky Stars’ı çıkardık. İngiltere yeni bir gruba hazırmış demek ki. Gerçi bu çok komik çünkü Beatles de kurulalı sadece bir yıl olmuştu. Ve her şey çok çabuk gelişti. Başka birçok grup ortaya çıktı. 

Böylece adını bir disk jokeyin koyduğu, Blues’un çocuğu Rock and Roll, 40 ların sonu 50 lerin başından itibaren öncelikle Elvis Presley, Little Richard,  Fats Domino,  Chuck Berry, ve Bo Diddley öncülüğüyle ve sonra il öncüleri olarak sırasıyla  1960'ta Beatles, 1962'te Rolling Stones, 1964'te The Who ile dünyaya doğmuştu.

Ama doğumlar bitmemişti. Rock’n Roll’un çocuğu ve bu yazının konusu Rock doğmaya hazırdı.

Rock’n Roll 1965’ten başlayarak 70 lerde Rock Tanrılarının elinde Rock’a, Hard Rock’a, Metal’e de dönüşerek yoluna devam eder. Ve böylece bir yeni bir çağ oluşur: 
ROCK ÇAĞI

Rock,  Britannica’ya göre “Form of music with a strong beat”. (Rock, enstrümanların hepsinin kuvvetli vuruşlarının olduğu müzik formudur).

Baskın davul ve elektronik gitar
Rock'un ana tanımı.
Kanada Hükümeti de demek bir gerek görmüş ki, “Rock ve Rock odaklı müzik” i “Güçlü bir vuruş, Blues formlarının kullanımı ve elektrogitar, elektrik bas, elektrikli org veya elektrikli piyano gibi enstrümanlarının varlığı ile karakterize” olarak tanımlamış. Yani, “sürekli ve kuvvetli, hatta baskın bir davul ve elektronik gitar ve diğer elektronik enstrümanlar” diye tanımlayabiliriz ROCK’u.

Değişen sadece müziğin teknik yanı değildir. Şarkıların ANLAMLARI da değişmiştir. Sözler yırtıcı, atılgan, cinsel özgürlüğü savunan, isyankar bir hale geçer. Bu haliyle tutucu çevreleri de şoka sokar. 

Rock & Roll’un sözleri genellikle romantik ve onlu yaşlara hitap ederdi. İlk geliştiği 1950’lerden beri aşk ve kaybedilmiş aşklar üzerine şarkılar yazıldı. Bu Beatles’in ilk şarkılarında da devam etti. “She Loves You”, “And I love Her” gibi.

Rolling Stones
"Bol Saçlı Serseriler"
Temmuz 1965 gelindiğinde “Bol saçlı serseriler”den oluşan aslında 1962 doğumlu olan, Rolling Stones 3 yaşında ikenI Can't Get No Satisfaction” ile ROCK ÇAĞINI BAŞLATMIŞ OLUR. Davul ve elektrogitar yanında, şarkı, zeki kelime oyunları ile cinsel duygu dalgalanmalarını ve sosyal iki yüzlükten şikâyet üzerinedir. Rolling Stones gençlik isyanlarını müziğinde dile getirerek yepyeni bir çağı böylece açmış olur. (Bu parça, grubun Florida'da 6 Mayıs 1965'te verdiği yoğun coşkulu hatta kontrol edilemeyen bir kalabalığa verdiği konser sonrasında, gece Keith Richard, uykusunda, nakarat müziğiyle gelen "Can't get no satisfaction" sözleri duymasıyla gerçekleşir. Richard hemen kafasındaki bu söz ve müziği kaydedip uykusuna döner. Aynı hafta kaydı alıp stüdyoya gider. Kayıtın sonunda kendi horlama sesleri vardır : ) 

Bir sonraki ay Bob Dylan “Like a Rolling Stone isimli parçasıyla listelerde 2 numaraya yükselir. Şarkı şiirsel bir anlatımla özgürlük, korkular ve bütün sosyal normları arkada bırakma üzerinedir. Ayrıca elektronik enstrümanları da folk müzikte kullanmaktadır. (Mick Jagger sonradan Dylan'ın bu parçayı kendilerine adayarak yaptıklarına dair şaka yapacaktır)




Aralık ayında The Who ilk Rock kayıtları olan “My Generation” u çıkarır. Şarkı gençler ve yaşlıların arasında adeta bir şiddet hattı oluşturmaktadır.

Bu üç parça, iki grup ve bir şarkıcı ROCK ÇAĞI’nı başlatmış olan öncüler olarak tanımlanıyor. 

Beatles de 1965 Aralık ayında çıkardığı albüm “Rubber Soul” ile Rock çağına adım atmaya başlar. Artık daha başka konularda yazmaya başlamıştır. Daha iç gözlemci ve evrensel. Ayrıca enstrümanlarını kayıt tekniklerini Rock formatına göre genişletir. Ama tam olarak 1967’deki, yeni hippi çağını tanımladığı  Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Bandalbümü ile Rock'a geçiş yapmış olacaktır.


The Doors, 1967'de çıkardığı albümde yer alan "Light My Fire" ile Rock'un yarattığı yangını Amerika'dan alevlendirecektir. 


Böylece, 1950 lerin ikinci yarısı ile 1965 arasında fırtınalar estiren “Rock ‘n Roll”, 1965'te Rock’a dönüşür. Artık müzik eğlenceden öte,  sanat, topluluk, din, hatta politik değişime teşvik edici bir form alır. Artık dinleyiciler onlu yaşlara hitap eden pop yerine seks, özgürlük ve değişimi açıkça ifade eden ve uygulayan bir müzikle karşı karşıyadır. 1967’de Amerika listelerinde The Beatles, Rolling Stones, Who, Bob Dylan, Cream, Jimi Hendrix, Stevie Wonder, The Doors, Pink Floyd, The Dead, The Airplane, Cat Stevens, Traffic yer alır.

ROCK’un hakimiyetindeki bu liste için şöyle bir yorum okudum: “The mind boggles. They came, they stayed, they grew, they became the soundtrack of our lives.” “Aklımızı başımızdan alanlar. Geldiler, kaldılar, büyüdüler, yaşamımızın fon müziği haline geldiler”

Rock’un Altın çağı ise, “ROCK ERA”, elbette 1970’ler.

Queen
Pink Floyd, Led Zeppelin,  Eagles,  Bruce Springsteen, Rolling Stones, Queen, Van Halen,  The Who,  Eric Clapton,  AC/DC,  The Allman Brothers Band,  Emerson Lake & Palmer,  The Doobie Brothers, Status Quo, Chicago,  Aerosmith,  Black Sabbath, Supertramp,  ZZ Top,  Boston,  The Moody Blues,  Heart,  Santana,  Kiss,  Deep Purple,  Dire Straits,  Yes, Scorpions  ve daha sayısız şarkı yazarı-şarkıcının yarattığı Altın Çağ. 


Bu şarkıcı ve grupların hepsi 60 ların sonu, 70’lerin başında, yavaş yavaş Blues ve Rock’n Roll den Rock’a geçmeye başladılar. Rock Çağı başlamasıyla birlikte Rock’un değişik türleri de oluştu.

Led Zeppelin
Led Zeppelin Rock’a çok daha koyu, kuvvetli, ağır bir ton verdi ve Hard Rock ve Heavy Metal olarak bilinecek olan yeni türün hızlı bir şekilde doğmasına yardımcı olan 70’lerin en popüler grubu haline geldi. 

On September 7, 1968, John BonhamJohn Paul JonesJimmy Page and Robert Plant first took the stage together in Gladsaxe, Denmark. Then billed as THE NEW YARDBIRDS, the band would assemble in the studio for the first time later that month to start recording their debut album as LED ZEPPELIN, and rock 'n' roll would never be the same again.” 

7 Eylül 1968’de John BonhamJohn Paul JonesJimmy Page ve Robert Plant, Gladsaxe, Danimarka’da ilk kez birlikte sahne aldılar. Grup aynı ayın sonunda, ilk albümleri LED ZEPPELIN’in kaydına başlamak için stüdyoya girecek ve Rock’n Roll bir daha asla eskisi gibi olmayacaktı” 

"They are legendary and formed the backbone of what "hard rock" is defined as today. They deserve their rightful place as the number one rock band of all time". 

"Onlar bir efsane ve "Hard Rock"un bugünkü tanımını oluşturan gruptur. Bütün zamanların en iyi Rock grubu olarak anılmayı hak etmekteler

Mart 1969'daki bir performanslarını şuraya bırakıyorum. GERÇEK VE HARİKA HARD ROCKyaratılma anlarını görmek isteyenler bakabilir. 

Pink Floyd
"The Dark Side of the Moon"
Zamanları
Aynı dönemlerde Pink Floyd ve Cream gibi gruplar da müziklerini Rock motiflerine doğru kaydırmaya başladı. Pink Floyd müziğe adeta hayal alemi, karmaşık düzenlemeler kattı ve Progressive Rock” gelişimini hızlandırdı.

************
Ve böylece 1965’te ilk Rock parçalarla gelişip, 1968’in öncülüğünü yaptığı, şan ve şöhretli 1970’lerin Sex, Drug ve Rock’n Roll olarak tanımlanan bir çeşit başkaldırı çağı da başlamış oldu.

68 kuşağı Rock’u bütün varlığı ile kucaklar. Ki, zaten bütün Rock ilahlarının kendileri bizzat 68 kuşağıdır. "Çünkü biz hippiydik. Çünkü biz bu idik - kurulu düzene karşı bir meydan okumayı temsil ediyorduk" demekte, Led Zeppelin'in Robert Plant'ı. Herkesin deli gibi özgürlük rüzgârına kapıldığı zamanlar. Gençlik kurulu düzene bir başkaldırı aracı olarak da görmektedir Rock müziğini. Özgür seksin de yayıldığı çağ. Bunu hatta Rock yaratıcılarının kendi cümleleri ile dinleyelim.

Rolling Stones’in Mick Jagger’i: “Birden fark ettim ki, kızlar sessiz ya da bağırarak bana çıldırıyorlar. Düşündüm ki, bu çok güzel ve farklı bir durum. O genç yaşta çok etkileniyorsunuz, özellikle daha önce çok çekingen biriyseniz”

Led Zeppelin’in Robert Plant’ı “İngiltere’de 50 li yıllar ve 60 ların başında büyüdük. Cinsellik serbestliği söz konusu değildi. Sonra 1969 yılındaki ilk Amerika turnemizde birdenbire çevremizde göğsünü bize açan onlarca kız belirdi. Bu bizim için büyük bir sürpriz idi, adeta çıldırdık”. (Yani Robert kendisinin de açılmasında hayli etkin olduğu, hatta “Lemon Song” ile büyük katkıda bulunduğu özgürlük çağına kendi de şaşırıyor)

Böyle başlayan ROCK ÇAĞI ve onun 1968 kuşağı dünyaya yepyeni bir özgürlük anlayışı sunuyor. Sosyal değişim bütün batıyı etkisi altına alıyor. Bütün bunlar olurken, Sex & Drug & Rock'n Roll çağının olumsuz tarafı da gelişiyor. Gençler özgür sekste şimdilerde bile olamayacak bir aşırılığa gittiler. Rock gruplarının etrafında "Grupie" adı verilen bir kızlar ordusu oluştu. Bu kızlar sadece onların hayranlarıydı ama sürekli turnelerde onlarla yolculuk ediyor ve birlikte oluyorlardı. Uyuşturucu kullanımı çok yaygınlaştı ve ciddi sayıda ölümlere bile neden oldu. 70'lerde uyuşturucudan ölen Rock starları arasında Jim Morrison (1943-1971) (The Door’s), Jimi Hendrix (1942-1970), Janis Joplin (1943-1970), Bon Scott (1946-80) (AC/DC ), Keith Moon (1946-1978) (The Who), Brian Jones (1942-1969) (Rolling Stone eski gitaristi) ve Bill Murcia (1951-1972) (New York Dolls) ilk akla gelenler. 

Ama bir de 70'leri bizzat yaşamış birinden, bir tartışma formundan aldığım görüşü buraya aktarıyorum:


"70 ler Amerika’da sihirli zamanlardı. Hiçbir zaman olmamış ve bir daha da olamayacak kadar gençlik özgürlüğü oluştu. 70’lerin onlu yaş gençliğinin hemen hepsi bir arayış içinde idi. 60’ların ümit ortamından etkilenmişlerdi. Manson’u, Altamont’u (1969’da orada bir hippi konseri sırasında bir siyahi Amerikalı’dan öldürülmesinden bahsediyor), Vietnam’ı görmemezlikten gelecek kadar gençtiler. Ve kendilerini çok şanslı hissediyorlardı.


Çok olağan olmayan bir gerçek de hepimiz hep daha iyi şeylerin olacağını umuyor olması idi. Her şeye açıktık. Birçok değişik kaynaklardan edindiğimiz etkilerin toplamıyla hareket ediyorduk. Dünya bir açık kitap haline gelmişti. Elbette bu arada zarar görenler de oldu. Ama büyük bir çoğunluk çok eğlendi ve bu süreçte yeni şeyler öğrendi. Seks o dönemde eğlence ve mutluluk idi. 50'lerin ahlak kodlarıyla ve 80’lerin sonu ve 90 larla karşılaştırıldığında o zaman insanlar hiç öyle fazla ciddiye almazdı. Keşke 70’lerin nasıl hayat dolu olduğunu detaylarla açıklayabilsem. Sanırım eski bir kola reklamında insanların yazın bir açık alanda dans ederek şarkı söylemesi gibi olurdu. İnsanlar birbirini sever ve umursardı ama ne zaman bırakıp gideceklerini de bilirlerdi. 
1969'da Bethel, New York'taki meşhur
Hippy toplantısı, 400.000 kişi gelmiş.
Bu günlerde ise çocuk bir kızla çıkar ve “birlikte” olmaları anlamına mı gelir? Yani artık eğlence yok. Sadece bir acı var. Gerçekten 70 sonrası jenerasyon için üzülüyorum. Çünkü tek bildikleri korku ve gelecek tepkiler. 70' lerdeki yaşantıyı ne yargıladım ne de yargılayacağım. İnsanlar bir biricik zaman dilimini yaşadılar. Hatta banliyölerde oturan evli çiftler hafta sonları “key parties” (Grup seks toplantısı) yaparlardı. Herkes ne olduğunu ne yaşandığını biliyordu. Herkes yetişkin ve seçtiği hayatı yaşıyordu.  Kimse kimseyi zorlamıyordu. Bütün o Rock grupları için, o zamanki hayat için ve o masumiyet ve yoldaşlığın karışımı ve hayatımızda bir daha asla yaşayamayacağımız keşifler için şükürler olsun. O 70’ler bir altın çağ idi."


İşte bu 70'ler sürerken, Rock Tanrıları yeni albümlerle, yeni turnelerle giderek daha büyüyor. Çoğu İngiliz olan Rock grupları neredeyse sürekli Amerika'da turnede oluyorlar. Amerika onları bağrına basıyor. Gittikleri yerlerde "Boys in town" diye anılıyorlar. "Çocuklar şehrimizde". Ve statlar dolusu kalabalığı coşturuyor. Plant’ın dediği gibi : 


“Konserler giderek arttı, seyirci giderek büyüdü, sonra yığınlar haline geldi, biz de giderek daha çok eğlendik”


***************


Eagle'ın aya inişini dinleyerek oturduğum Marmara'nın kızgın kumlarındaki zaman noktasından kalkıyorum. Balon’un bir kenarından yavaşça geçip, yere iniyorum. 

****************

2018'deyim.

ROCK ÇAĞI başlangıcının üzerinden 53 yıl geçmiş ve onu başlatanlar ve hemen arkalarından gelip devam ettirenlerden en önemlileri hala aktif olarak müzik yaşamını ve turnelerini devam ettiriyorlar. Şimdi, içlerinden de biri çıkıp, düşünmeye bile çekindiğim şeyi dillendiriyor "Artık sonumuz yakın".


Ve Rock’u ilk geliştiren Rolling Stones şu anda "No Filter" adını verdikleri turnede. 
Grup üyelerinin hepsi 75 yaş 
civarı. 
Rolling Stones Londra Konseri
19 Mayıs 2018
(80.000 kişi katılmış) 
Rolling Stones, Londra,
 19 Mayıs 2018

Mick Jagger-Keith Richard
Blues Kardeşliğinden Rock'u yaratmaya ve
ömür boyu sürdürmeye.
75 yaşındaki Mick Jagger’in geçen gün Berlin'deki Rolling Stones konserinin videosunu paylaşmasına ve konserdeki dansına hayranım. 
*
Hayranlarıyla sürekli iletişim halinde kalmasına, konserleri haber vermesine de hayranım.
*
75 yaşındaki Keith Richards’ın geçen günkü konser için, Chuck Berry müziği ile sahne için ısınma yapmasını paylaşmasına hayranım, "Warming up to Chuck Berry before hitting the stage!"

*
ROCK ÇAĞI’nı başlatan diğer grup The Who ve geçenlerdeki röportajında "Artık sonumuz yakın" diyen solistleri Roger Daltrey, şu anda Amerika’da turnede. Hepsi 75 yaş civarı.

The Who, 24-Haziran-2018
*
Hepsi 70 yaş civarı olan Aerosmith son hız turnede ve çok güzeller.
Aerosmith
1966 yazında Steven Tyler Sunapee Limanında, Anchorage isimli bir yerde patates tava yiyordu. Burası genelde tekne sahiplerinin uğrayıp bir şeyler atıştırdıkları bir yerdi. Tyler'in dediğine göre: "Orada oturuyordum patates tava yiyordum ve fark ettim ki bu ömrümde yediğim en iyi patates kızartmasıydı. Ve tipik bir ben olarak, içeri gidip bunu kimin yaptığını göremk zorundaydım. Orada arkadaki mutfakta, patatesleri yapan çocuk, hamburgerleri çevirmekle meşguldü. Gözlerini çevreleyen uzun saçları ve kalın gözlüğü vardı. İşte o Joe Perry idi". O sırada ikisi de değişik gruplarda çalmakta idiler. 1970'de bu iki grup birleşti ve Aerosmith 'i oluşturdular. 

Aerosmith solisti Steven Tyler’in (70) konser için gittiği yerde çadır kurup otururken resim çekip tweet atmasını seviyorum, tweet'e karşılık yazdığınızda, beğenmesini seviyorum,
"BACKSTAGE IN TENNESSEE STYLE!"
(Tennessee tarzı sahne arkası!) 13 Mayıs 2018
Kızı Liv Tyler'un doğum günün twitter'den şöyle kutlamasına bayılıyorum:
https://twitter.com/IamStevenT/status/1013444268948516865
*

Aerosmith gitaristi Joe Parry’nin (67) babalar gününde “seni düşünmediğim bir gün yok” diye babasını tweet ile anmasını, konser için Birmingham’a varışını paylaşmasını seviyorum,
Birmingham, 18-Haziran-2018
*
Queen'in davulcusu Roger Taylor'un,(68) Aerosmith gitaristi Joe Perry'i (67) ziyaret etmesini ve bunu Twitter'de paylaşmalarını seviyorum.
Queen'den Roger Taylor -Aerosmith'ten Joe Perry
14-Haziran-2018
"Old friend Roger Taylor from Queen stopped by tonight. Him and the rest of the guys in Queen hung out at my house in Boston one night in 1974-75. It was great catching up."
(Eski arkadaşım, Queen'den Roger Taylor bu akşam bana uğradı. O ve Queen grubunun geri kalanı  1974-75'te bir gece Boston'da benim evimde kalmışlardı. Harika bir yeniden buluşma idi.) 
*

Rock’a başka bir ruh katan Pink Floyd’u 1965’te kurmuş olan, Roger Waters (75) şu anda gitarı ile konser turnesinde.
Roger Waters

*

David Gilmour'un (72) (Eski Pink Floyd) konserlerden görüntüler paylaşmasını seviyorum.
David performs Wish You Were Here in Curitiba, Brazil on Dec 14 2015.
David'in Turne sırasında uçakta kitap okurkenki fotoğrafını paylaşmasını da seviyorum.


"David does a spot of homework"
*
Rock’u başka bir düzeye çıkardan Led Zeppelin in hayatta olan 3 üyesi aktif olarak ayrı ayrı müzik yaşamlarına devam ediyor. Solist Robert Plant (70) şimdiki grubuyla şu an Amerika’da turnede. 19 Temmuzda da İstanbul’da.
Robert Plant
29-Haziran-2018,  Vancouver

*
Paul McCartney, 76 yaşında hala konserlere çıkmakta, 7 Eylül'de yeni albümünün çıkacağını ilan etti.  "New album 'Egypt Station' arriving 7th September featuring singles ‘I Don’t Know’ and ‘Come On To Me"
Paul Abbey Road during the recording of EgyptStation, 2018

Paul McCartney
*
Ringo Starr, 7 Temmuz'da 78 yaşında oldu, müziğe devam 
"Good morning everybody peace and love heading down to the hard rock in Nice to celebrate with you all peace and love on my birthday 😎✌️💖🎵🎶🍒🥦☮️ "
Ringo Starr
*

Eric Clapton. 73 Yaşında, müzisyenliğe ve turnelere devam.


"it's amazing to myself I'm still here"
"hala burada olmam beni çok şaşırtıyor"
*


Bob Dylan: 77 Yaşında, konserlere devam
Bob Dylan Roma Konseri, Nisan 2018
*

Eric Burton (The Animals) 77 Yaşında ve konserlere devam etmekte.
"Eric Burdon and the Animals performed a great concert at the Lynn Memorial Auditorium
The sold out mostly baby boomer generation crowd were treated to a little slice of the past."
10-Mayıs-2018
*

Phil Collins (Eski Genesis) 67 Yaşında, turnelere devam etmekte.



*
73 Yaşındaki Rod Stewart hala konserlerde ve Eylül 2018'de yeni albümü "Blood Red Roses" i çıkaracağını duyurdu  "Rod Stewart Announces New Album, Proves He's 'Forever Young'" 
"Rod Stewart perform at Hollywood Bowl on June 26, 2018 in Los Angeles"
Rod Steward 26 Haziran 2018, Los Angeles
Zaman zaman da Cindy Lauper ile seri konserler veriyorlar 
2017 ve 2018 de birlikte turladılar
*
Bruce Springsteen 69 yaşında ve gösterilere devam.
Bruce Springsteen
Haziran 2018, Broadway gösterisinde 
*
Deep Purple "The Long Goodbye Tour" adını verdiği veda turunda.
Deep Purple 2018
*
Sting, 67 Yaşında ve turnede

*
Veeeeee efsane Blues sanatçısı, bütün sonradan yetişen Rock tanrılarının ilham kaynaklarından biri 81 Yaşındaki Buddy Guy 15 Haziranda yeni albümünü çıkardı
Buddy Guy ve Keith Richard



"Buddy Guy’s new album is out tomorrow… ”The Blues is Alive and Well”! Check it out… I was honored to play on “Cognac” along with Jeff Beck"


81 yaşındaki Buddy Guy'ın yeni parçası harika ve burada: "The Blues is Alive and Well" (Blues Hayatta ve İyi). Duyduğumuza çok sevindik. Çünkü hem onu çok seviyoruz hem de hayatımız boyunca mutlulukla dinlediğimiz Rock'umuzu tamamen ona borçluyuz. "Blues, hayatta ve iyi." O çok iyi olmaya devam etsin.


Çünkü,


Evvel zaman içinde bir gün birisi çıktı onun en ham haliyle, yani tarlalardaki kölelerin ağıt melodisiyle reklam müziği yaptı, sonra bir diğeri yakınlardaki gürültüyü bastırsın da duyulsun diye gitarını elektronik hale getirdi, sonra birileri melodiye kilise ve folk müziğini kattı.

Sonra birileri tempoyu arttırdı, birileri hoparlör bozuk diye kâğıtla örttü ve “Bulanık Ses” i icat etmiş oldu, birileri elinde plaklarla giderken birbirleriyle karşılaştı ve sonradan tarihi değiştirecek grubu kurdu.

Onlar çok büyük bir müziği ve bir çağı yarattılar.

Onlar, “Aklımızı başımızdan alanlar. Geldiler, kaldılar, büyüdüler, yaşamımızın fon müziği haline geldiler”

Şimdi içlerinden biri “sona yakınız” diyor. Her biri 70-80 yaş aralığında olan, buna rağmen hala turnelere devam eden Rock ilahları daha kaç sene sahnelerde olabilecekler?. Onlarla geçen her güne büyük şans gözüyle bakıyorum. 

Aslında 55 yıl önce Rock’un yaratılışına tanık olan, sonra stat konserlerini dolduran, onlarca yıldır onları dinleyen Rock hayranları da onlar kadar “sona yakın” elbette. Daha ne kadar zaman bu gezegende birlikte kalacağız bilinmez. "Realist olalım" çok uzak olmayan bir gelecekte yeryüzünde ne Rock’un yaratıcıları ne de o çağın tanıkları, ilk hayranları kalacak.

Ama, sonsuza dek her doğan yeni nesilde 70’lerin Rock müziği yaşamaya ve "yaşamların fon müziği olmaya" devam edecek.  



***************************





BONUS:Pink Floyd, Comfortably Numb
https://www.youtube.com/watch?v=QrWZNAQrkf4 


© Her Hakkı Saklıdır  
İzinsiz olarak alınamaz, yayınlanamaz

….
Yararlandığım kaynaklardan bazıları:

-          https://www.telegraph.co.uk/
-          https://www.nasa.gov/
-          http://www.ledzeppelin.com/
-          http://www.alanfreed.com/
-          https://www.guitarworld.com/
-          https://www.rollingstone.com/
-          https://www.biography.com/
-          https://www.youtube.com/channel/UCVT1tPkR-fUVlO652EcO3ow (CBS Sunday Morning)
-          https://www.saga.co.uk
-          https://www.thoughtco.com/
-          http://www.rollingstones.com/
-          https://www.britannica.com/
-          https://www.thewho.com/
-          https://www.udiscovermusic.com/
-          https://www.allmusic.com
-          https://www.digitaltrends.com/
-          http://www.todayifoundout.com
-          http://blackhistorynow.com
-          https://www.youtube.com/channel/UC1nw_szfrEsDWcwD32wHE_w (CBC radio Cahannel)
-          https://www.getwestlondon.co.uk
-          https://www.billboard.com/
           https://www.aerosmith.com/            
           https://twitter.com/